27 Nisan 2009 Pazartesi

EMiRüL MüMiNiN HAKKINDA YÜZLERCE AYET





MESHEP DEĞİLİZ


Nusayri forum sitesinden alıntıdır

Biz arap alevileri her hangi bir mezhebe bağlı değiliz. ne hambeli ne şafii bu tür mezhepler peygamberimizden yaklaşık 150 yıl sonra ortaya çıktılar. arap alevileri asla kendilerini mezhep olarak kabul etmezlar biz asıl islamız. nasıl diye sorulaccaksa peygamberimizin sünnetine uyup hz. ali ve ehli beyte tabi olarak. biz arap alevileri gerçek islama tabi olduk.
kuranı kerim . “Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun” Nahl Suresi / 43; Enbiya Suresi / 7. Bu ayet, Ehl-i Beyt'i -Allah'ın salat ve selamı onlara olsun- tanıtmak ve dini konularda kime başvurulması gerektiğini belirtmek için nazil olmuştur.

Onlar, Hz Resulullah'ın hayatı döneminde

Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin ve Hz. Hüseyin'in soyundan dokuz imam daha. İsteyen kaynak olarak Sa'lebi, Tefsir-i Kebir, Nahl Suresinin bu ayetinin, İbn-i Kesir, Tefsir, c.2, s. 591. Taberi, Tefsir, c. 14, s. 75. bakabilir.

“ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun” Tevbe 119. sabit ibni cevzi dedi ki: âlimler dedi ki: “manası Ali ve ehli Beyti ile beraber olun” ayrıca ibni abbas’ta “Ali doğruların seyididir” dedi. (Tezkirat-il havas s.10. feth-ul kadir c.2 s.290) doğrularla beraber olun derken Allah (cc) bizlere doğru yol olan hz. Ali ve ehlibeyt (as)’a tabi olup yanlış yollara gitmememizi söylemektedir.

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın” Ali-imran suresi 103. ayeti İmam Salebi büyük tefsirinde bu ayetin manasını verirken İmam Caferi Sadık (a.s)’dan şu haberi tahric etmiştir: “Allah’ın gökten yere uzanan ipi bizleriz” Allah (cc) nin ipi olan ehlibeyte tutunanlar şüphesiz kurtuluşa ereceklerdir. Biz Alevilerde ehlibeyte tutunup kurtuluşa ermek için mücadele vermekteyiz. Ehli beyt yolunda giden bizler ehli beytin başı olan hz. Ali (as)dan başlayarak ehli beytin on iki imamına tabi olduk.

burada anlaşılacağı gibi yeni bir mezhep kurmadık. gerçek islamı ehli beyt devam etirdiği için biz aleviler ehli beyte tabi olarak yeni bir mezhep kurmuş sayılmayız..


Peygamberimiz hz. Muhammed (s) buyurdu ki: “Benim Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir. Her kim gemiye bindiyse kurtuldu Her kim muhalefet ettiyse boğuldu.” Ahmet bin Hanbel müsnedi 3/14 peygamberimiz bu hadiste açık ça ümmetine tek kurtuluş yolunu ehli beyt olduğunu söylemektedir. Ehli beyt dışında insanın tabi olup kurtuluşa erebileceği hiçbir gemi yoktur.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s) şöyle buyurdu: “ben aranızda iki paha biçilmez şey bırakıyorum. Biri öbüründen daha büyüktür Allah’ın kitabı gökten yere uzanmış bir iptir ve yakınlarım Ehl-i Beytim bunların ikisi kıyamet gününde bana Kevser havuzuna erişinceye kadar bir birinden asla ayrılmaz.” Ahmet bin hambel “müsnedi” 5/181 bize bırakılan iki emanet biri kur’anı kerin diğeri ehili beytir. Bu ikisiyle ancak kurtuluşa erebilir insan. Kur’anı alıp ehli beyti terk etmekle ada ehli beyti alıp kur’anı terk etmekle kurtuluşa eremez.

islamda ilk bölünme peygamberin vefatıyla olmuştur. peygamberden sonra onun vasisi olan hz. ali (as) tabi olanlara alevi denmiştir. muaviye döneminde kendilerine sünni diyecek olanlarda(çünki sünniler peygamberin sünnetine değil muaviyenin sünnetine tabidirler.) ebu bekire biat ettiler. biz aleviler hz. Ali (as)'a tabi olarak yeni bir mezhep oluşturmadık dediğim gibi gereçek islamı devam ettirdik. inancımızı ıspatlayan hz. Ali (as)'ın hak halifesi olduğunu kanıtlayan sünni hadislerde mevcuttur. peygamberimiz (s.a.a) buyurdu ki:

“Ey Ali, sen havuzumun ve sancağımın sahibi ve kalbimin sevgilisisin. Sen benim vasim, ilmimin varisi ve benden önceki peygamberlerin mirasının emanetçisisin. Sen Allah'ın yeryüzündeki güvendiği ve insanlar üzerinde onun hüccetisin.

Sen imanın rüknü ve İslamın direğisin. Sen, zifri karanlığın meşalesi, hidayetin nuru ve dünya ehli için yükseltilmiş nişanesin. Ey Ali, her kim sana uyarsa kurtulur, her kim senden yüz çevirirse helak olur.

Sen aşikar, belli olan yol ve dosdoğru olan sıratsın. Sen ak yüzlülerin önderi ve müminlerin sultanısın. Ben kimin mevlası isem sen de onun mevlasısın. Ben ise her erkek ve kadın müminlerin mevlasıyım.

Seni ancak temiz doğumlu bir kişi sever ve ancak kötü doğumlu olan kişi düşman olur. Miraç’ta Allah beni katına aldığında bana şöyle bildirdi: Ey Muhammed, Ali'ye benden selam oku ve bildir ki, kendisi evliyamın imamı ve bana itaat edenlerin nurudur. Ona bu keramet kutlu olsun.” Hüsâmettin el-Mirdi el-Hanefi nin “Âli Muhammed” s.45 her halde bu hadisler açık ve net bir şekilde İslam ümmetini kime uyması gerektiğini açıklamaktadır. ; Selman-ı Farisi'den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu:

"Ben ve Ali, Adem yaratılmadan bin yıl önce, Allahın elinde onu tesbih ve takdis eden bir nur idik. Allah Adem'i yarattıktan sonra o nuru Adem'in sulbüne verdi, böylece bir sulpten gele gele Abdülmüttalip'te ikiye ayrıldı. Bende peygamberliğe, Ali'de ise halifeliğe ayrıldı" . Ahmet bin Hanbel “el-Fedail” kitabı Fedail Emir’ül Müminin babı Hadis No: 252. peygamber hiçbir şüpheye gerek duymadan ardında kimin halife olmasını bu hadislerde belirtti.

İmam Ali’den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “… Ey Ali, sen benim vasim, varisim, çocuklarımın babası ve kızımın kocasısın. Senin emrin emrim ve senin nehyettiğin benim nehyettiğimdir. Beni peygamberlik ile gönderip, beni yaratılmışların en hayırlısı kılan Allah’a yemin olsun ki, sen yaratılmışların üzerine Allah’ın hüccetisin. Sen Allah’ın sırrına onun güvendiği ve yarattıkları üzerine onun halifesisin.”

Yenabi ul mevedde Sayfa: 53) yine peygamberimiz buyurdu ki:

"Ali bana ilk iman eden ve Kıyamet gününde benimle ilk tokalaşacak olandır, kendisi bu ümmetin farukudur, hak ile batılı ayırt edendir, kendisi müminlerin önderidir, mal ise zalimlerin önderidir. Kendisi benden sonra halifemdir"

İbn-i Asakir "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.89, Hadis No: 122 şimdi Kimi kişiler diyecek ki madem peygamber yerine hz Ali (as)’ı atamış neden o devrim Müslümanları ona biat etmedi. Bunu aslında onlara sormak lazım neden peygamberin emirlerine karşı gelip ihanet ettiler? Ama peygamberimiz bu ihanetin olacağını da biliyordu. İmam Ali (as) şöyle buyurdu: Resulullah (saa) bana hayatında bildirdi ki: “Ümmetim benden sonra sana karşı vefasız olup sözünde durmayacaktır” Hatip el-Bağdadi “Tarih-i Bağdat” C.11, S.216 ve öylede oldu peygamberin vefatından hemen sonra sakife de tolanıp ebu bekire biat ettiler.

İşte Aleviliğin doğuşuda böyle oldu. Aleviler peygambere sonuna kadar bağlıydılar ve bu bağlılıklarını peygamberin göçünden sonrada hz. Ali (as) bağlanarak sözlerinde durarak kanıtladılar. Ama hz. Ali (as) bağlanmanın bir diyeti vardı. Hz. Ali (as) sevmek insanın başına belalar gelmesine neden oluyordu ve öylede oldu.

Bu yüzden de hz. Ali “Bir dağ bile beni sevse musibetlere uğrar.”

Demiştir. ve türlü türlü musibetlere uğradık. ama en büyük musibet şüphesiz bu günümüz gençliğinin kendi tarihlerini ve inançlarını bilmemesidir. arkadaşlar lütfen kendi inancınızı ve tarihinizi biraz okuyun. m. emin galip tavilin "tarihul aleviyin" arap alevileri tarihi kitabını ve mahmut reyhaninin "gölgesiz ışıklar" serisini mutlaka her arap alevsi gencin okuması gerekmektedir. ondan sonra herkes bizim mezhep mi yoksa gerçek islammı olduğumuzu bilir.
Ehlibeyt-Dostu
May 10 2008, 10:09 PM
Esselemun ala men temesekke bil sekaleyn kiteb lillah ve ehlulbeyt el athar,

Allahin selami sakeleyne (allahin kitabi ve ehlibeyte) simsiki sarilana uzerine olsun.

Biz Alevi aleviler hanif yoldayiz yani Hz Ibrahim(a.s) tabilerindeniz.

Kuran kerimde soyle zikredilmistir : "Mekene Ibrahime yahudiyyen vela nasraniyen kene hanifen muslimen ve me kene minel musrikin"

Ayrica Allah (c.c) hanif kayyim hz Ibrahim dinin hakkinda soyle buyurmustur : "Emere Allah tebudu ille iyyeh ezzilike dinul kayyime velekin ekserene le yalemun"(yusuf 39)

Hz Ibrahim devirde hic bir mezhep yoktu. Fakat Islam vardi. Cunku islam her zaman vardi. Hz Muhammed nuru Ademden once yaratilmistir. Ondan beri Islam vardi. Ancak Hz Muhammed 40 yasina oldugu hal islam "zahir" olmustur. Yani aciklamistir.
O zamandan once acaba islam yokmuydu. hasa.....

Bazı gencler ve kişiler malesef olüden daha olüdürler. Niye sorarcaksiniz ?
Dinleri bilmezler. hz Alinin sozu var: "insanlar oludurler ancak ehli ilim hayatadir"ve buyurki : "Mutu kabil entemutu ve tehsibu kabil entehsebu".

Biz Olmedikten once olelim ve hesabimizdan korkarlim ve dinimizi ogrenelimki allah ve peyberberimiz bizden razi olsun diye.

Ali(a.s) soylede buyurmustur. "El insanu yinamu feiza yemutu intehu" Olumden once uyanalim ...... Cunku kiyemet gununde uyanmak faydasizdir.

Kurani kerimde soyle bir ayet gecer : "El yavm el kiyameti yakulu leyeteni kademt ala hayatti"

Esselemun ala men arafa siratulmustakim ve kene minel seciddin...


HADiSLER VE AYETLER


Müminlerin Emiri ve Vasilerin Seyyidi Hz.Ali (as) hakkında yüzlerce ayet inmiştir. İslam alimleri, tefsir, hadis, tarih ve siyer kitaplarında bunları isnatlı olarak nakletmişlerdir. Hz. Ali'nin kendi diliyle Kuran' ın çeyreğinin Ehli Beyt hakkında olduğunu söylemektedir.

Asbağ bin Nebate'den Hz. Ali (as) şöyle buyurdu: "Kur'an dört çeyrek indi: Bir çeyrek bizim hakkımızda, bir çeyrek düşmanlarımız hakkında, bir çeyrek sünen ve örnekler, bir çeyrek de farzlar ve hükümler hakkında inmiştir."[1]

Kuranın çeyreği Ehl-i Beyt'i kapsamaktadır. Hz. Ali de Ehl-i Beyt' in reisi konumundadır. Yalnız Hz. Ali için özel olarak inen ayetler üç yüzün üstündedir.
Adullah bin Abbas dedi ki: "Ali hakkında 300 ayet indi."[2]
Yine Abdullah bin Abbas dedi ki: "Allah'ın kitabında Ali hakkında indiği kadar hiç kimse hakkında (Âyet) inmemiştir."[3]

Hz. Ali'ye has olarak inmiş ayetlerden bir kısmını yazıyorum. Burada yazmış olduklarım Ehli Sünnet'in kaynaklarındandır. Araştırma yapmak isteyen için de cilt ve sayfa numaraları belirtilmiştir. Tabi yararlandığım tüm kaynaklar Arapça kitaplarındandır.

"Biz her şeyi apaçık bir imamda saymışız" (Yasin Süresi: 12. Âyet)

a) Hz. Hüseyin (as) buyurdu ki: "Biz her şeyi apaçık bir imamda saymışız" ayeti indiğinde Resulullah (s.a.v)'a sordular ki: Ey Resullullah, Kuran' da geçen bu imam Tevrat, İncil, Zebur veya Kuran mıdır? Resulullah (s.a.v): Hayır, dedi. O anda babam (Hz.Ali) Resulullah (s.a.v)'ın huzuruna gelir. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: İşte, Allahın her şeyin ilmini içinde saydığı imam şudur."[4]

b) Ammar bin Yasir hazretleri dedi ki: "Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) ile beraber giderken, karıncalarla dolu bir vadiye vardık. Ben ona: "Ey Müminlerin Emiri, Allah'ın yarattıklarından bu karıncaların sayısını, aralarında kaç erkek ve kaç dişi mevcut olduğunu bilen birini bilir misin?" diye sordum.

Hz. Ali şöyle cevap buyurdu: "Evet, ben bir kişiyi tanırım ki bu karıncaların sayısını, aralarında kaç erkek ve kaç dişi olduklarını bilir. Ben dedim ki: "O kişi kimdir?" Buyurdu ki: "Ey Ammâr, Yasin süresindeki (12. Âyet) "Biz, her şeyi apaçık bir imamda saymışız" ayetini okumadın mı?" Dedim ki:

Evet ey mevlam.

Bunun üzerine Müminlerin Emiri şöyle buyurdu:

İşte o apaçık İmam, benim. (Karıncaların sayısını, içlerinde kaç erkek ve kaç dişi olduklarını da ben bilirim.)"[5]

Hz. İmâm Cafer es-Sadık (as) şöyle buyurdu: "Biz, her şeyi apaçık bir imamda Saymışız" (Yasin Süresi 12.Âyet) ayeti Emir'ül Müminin Hz. Ali (as) hakkında inmiştir."[6]

2. a) "Sen ancak ve ancak bir uyarıcı-korkutucusun ve her kavmin bir hidayete eriştiricisi vardır" (Rad Süresi 7. Âyet)
Hz. Ali (as) bu ayet için şöyle buyurdu: "Uyarıcı-korkutucu Resulullah (s.a.v)'dır, hidayete eriştiren de benim."[7]

Abdullah bin Abbas dedi ki: "Sen ancak ve ancak bir uyarıcı, korkutucusun ve her kavmin bir hidayete eriştiricisi vardır" (Rad Süresi 7. Âyet) ayeti indiği zaman Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Uyarıcı-korkutucu benim, hidayete eriştiren de Ali'dir, ey Ali, hidayete varmak isteyenler, ancak seninle hidayeti bulurlar."[8]

a) "Durdurun onları, onlar sorguya çekileceklerdir." (Saffat Süresi 24. Âyet)
Resulullah (s.a.v) bu ayet için şöyle buyurdu: "Onlar, Ali bin Ebi Talib'in velayetinden sorguya çekileceklerdir."[9]

b) "Durdurun onları, onlar sorguya çekileceklerdir." (Saffat Süresi 24. Âyet) Bu ayet için Ebu İshak dedi ki: Onlar, Ali bin Ebi Talib'in velayetinden sorguya çekileceklerdir, Sırat köprüsünden ancak Ali bin Ebi Talib'in velayetini kabul edenler geçebilecek."[10]

a) "Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız." (Zuhruf Süresi 41. Âyet) Bu ayet indiği zaman Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bu ayet Ali bin Ebi Talib hakkında indi. Kendisi benden sonra ahdi bozanlardan, adaletten sapıp zulmedenlerden ve dinden çıkanlardan intikam alacaktır."[11]

b) İsa ve Cabir' den dediler ki: Bu ayet "Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız" Resulullah (s.a.v)' a indiğinde buyurdu ki: "Ali bin Ebi Talib ile (intikam alırız)."[12]

"Ant olsun ki nimetlerden sorulacaksınız." (Tekasür Süresi 8. Âyet) Bu ayet için İmam Cafer es-Sadık şöyle buyurdu: "Nimetler, Emirül Müminin Ali bin Ebi Talib'in velayetidir."[13]

Ebu Said el-Hudri, Allah'ın bu buyruğu: "Allah gönüllerinde hastalık olanların kinlerini hiç meydana çıkarmayacak mı sandılar, dileseydik biz sana onları gösterirdik, sen de onları yüzlerinden tanırdın, ant olsun ki sen onları sözlerinden tanırdın." (Muhammed Süresi 29-30. ayetler) hakkında dedi ki: "Ali bin Ebi Talib'e buğzlarından dolayı (tanırdın)."[14]

"Bilmediklerinizi "Zikir Ehli"ne sorunuz." (Nahl Süresi 43. Âyet, Enbiya Süresi 7. Âyet)

Cabir el-Cufi dedi ki: "Bilmediklerinizi Zikir Ehli'ne sorunuz" ayeti indiğinde Hz. Ali şöyle buyurdu: "Zikir Ehli biziz."[15]

Hz. Ali şöyle buyurdu:Bu ümmet yetmiş üç fırkaya bölündü, yetmiş ikisi ateşin içinde ve birisi -ki Allah haklarında şöyle buyurmuştur: "Yarattıklarımızdan hakka hidayet eden ve adaleti yerine getiren bir ümmet vardır" (A'râf 181. Âyet)- onlar ben ve benim tabilerim (benim yolumu takip edenler)'dir."[16]

"
De ki: "Hak geldi, batıl yıkıldı, batıl zaten yıkılacaktı." (İsra Süresi 81. Âyet)

Hz. Ali Peygamber efendimizin omuzlarına çıkarak putları kırdığında bu ayet indi. (Bu ayete göre haktan maksat Hz. Ali, batıldan maksat da putlardır.)"[17]

a) "İman edip de salih ameller işleyenler yaratılmışların en hayırlısıdır." (Beyyine Süresi 7. Âyet) ayeti indiğinde Resulullah (s.a.v) Hz. Ali (as)'ye hitaben şöyle buyurdu: "Onlar sen ve senin şiandır ey Ali. Kıyamet gününde razı olmuş ve rıza görmüş olarak geleceksiniz, senin düşmanların ise gazap ve suç yüklü olarak gelecekler."[18]

b) İbn-i Asakir, Cabir bin Abdullah' tan şöyle tahric etti: "Resulullah (s.a.v)'ın yanındaydık. Ali (a.s) geldi. Resulullah şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan (Allah)'a yemin olsun ki bu gelen ve şiası (yandaşları) Kıyâmet gününde kurtulanlardır.

Sonra şu ayeti şerife indi: "İman edip de salih ameller işleyenler yaratılmışların en hayırlısıdır." Yine bir ara Resulullah (s.a.v)'ın yanında ashabı olduğu bir sırada Hz. Ali (a.s) gelince ashab: "İşte yaratılmışların en hayırlısı geliyor" dediler."[19]

"Rabbin Adem oğullarından onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve "Rabbiniz değil miyim?" dedi, onlar da (Ruh âlemi): "Evet şahidiz dediler" (Kalü belâ) (Araf Süresi 172. Âyet)

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "İnsanlar, Ali bin Ebi Talib'in ne zamandan beri "Emir'ül Müminin" olarak adlandırıldığını bilselerdi, onun faziletlerini inkar etmezlerdi: Adem, ruh ve ceset arasındayken.

Allah o zaman hazır bulunanlara şöyle buyurmuştu: "Rabbin Adem oğullarından onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve Rabbiniz değil miyim? dedi, onlar da (Ruh âlemi): Evet şahidiz (Kalü belâ) dediler." (Araf Süresi 172. Âyet) Allah da onlara şöyle buyurdu: Ben Rabbinizim, Muhammed peygamberiniz, Ali de Emir'inizdir."[20]

"Ve aralarında bir müezzin (münadi), Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun diye bağırır. " (Araf Süresi 44. Âyet)

a) el-Hâkim el-Haskani kendi senediyle Muhammed bin Hanefiyye'den, o da babası Hz. Ali'den şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ve aralarında bir müezzin (münadi), Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun diye bağırır" ayetindeki müezzin (münadi) benim."[21]

El-Hakim el-Haskani kendi senediyle Ebu Salih' ten, o da İbn-i Abbas kanlıyla Hz.Ali (a.s)'dan şöyle nakletmiştir: "Benim Allah'ın kitabında insanların bilmediği isimlerim vardır.

Onlardan biri şudur: "Ve aralarında bir müezzin (münadi), Allahın laneti yalancıların üzerine olsun diye bağırır." Onlar (yalancılar) velayetimde yalanlama yapanlar ve hakkımı hafife alanlardır."[22]

13. "Önde gidenler, öne geçmişlerdir" (Vakia Süresi 10. Âyet)
İbn-i Abbas dedi ki: "Bu ümmetin önde gideni Ali bin Ebi Talib'dir."[23]
14. "Senden önceki peygamberlere sor" (Zuhruf Süresi 45. Âyet)

İbn-i Abdül Birr dedi ki: "Resulullah (s.a.v) isra gecesinde miraca çıktığında Allahu Teala onunla birlikte peygamberleri bir araya topladı ve şöyle buyurdu:
Ey Muhammed, 'Senden önceki peygamberlere sor,' ne üzere gönderildiniz?" Peygamber efendimiz sorunca dediler ki:
Biz, Lâ ilâhe illallâh şehadeti, senin peygamberliğinin ikrarı ve Ali bin Ebi Talib' in velayeti üzerine gönderildik. "[24]

"Aralarında perde vardır, Araf'ın üzerinde onları yüzlerinden tanıyan adamlar vardır." (A'râf Süresi 46. âyet)

el-Menakıb senedinde Zadan' dan, o da Selman-ı Farisi' den, dedi ki:
Resulullahın, Hz. Ali'ye on kereden fazla şöyle buyurduğunu duydum: Ey Ali, sen ve senden sonraki vasiler Cennet ve Cehennem arasındaki Araf'sınız.
Cennete, sizi tanıyıp, sizin de kendisini tanıdığı kimseden başka kimse geçmeyecek. Cehenneme de sizi inkar eden ve sizin de kendisini inkar ettiği kimseden başka geçmeyecektir. "[25]

b) el-Hakim senedinde Asbağ bin Nebate' den, dedi ki: Hz. Ali'nin yanındaydım, İbn' il Kevva onun yanına geldi ve ona bu ayeti "Araf üzerinde onları yüzlerinden tanıyan adamlar vardır." (A'râf Süresi 46. âyet) hakkında sordu.

Hz. Ali ona şöyle buyurdu: Ey İbn'il Keva, Kıyamet gününde Cennet ve Cehennem arasında duracaklar biziz. Bizi seveni yüzünden tanıyıp onu Cennete geçireceğiz, bizi buğzedeni de yüzünden tanıyacağız ve Cehenneme geçecek. "[26]

"
De ki: Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah ve yanında kitabın ilmi bulunan yeter" (Ra'd Süresi 43. Âyet)

a) Abdullah bin Selem dedi ki: Resulullah (s.a.v)'a Allahın bu buyruğunu "De ki, benimle sizin aranızda tanık olarak Allah ve yanında kitabın ilmi bulunan yeter." hakkında sordum, buyurdu ki: Ali bin Ebi Talib' dir."[27]

b) İbn-i Abbas dedi ki: "De ki, benimle sizin aranızda tanık olarak Allah ve yanında kitabın ilmi bulunan yeter." O Ali (as)'dir. Çünkü kendisi tefsirde, tevilde, nesih ve mensuhta alimdir."[28]

c) Fudayl bin Yesâr'dan, İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: "De ki, benimle sizin aranızda tanık olarak Allah ve yanında kitabın ilmi bulunan yeter." ayeti Hz. Ali (as) hakkında indi. O, bu ümmetin alimidir."[29]

d) İmam Musa bin Cafer (as)' den, Zeyd bin Ali' den, Muhammed bin Hanefi' den, Selman-ı Farisi' den, Ebu Said el-Hudri' den, dediler ki: "De ki, benimle sizin aranızda tanık olarak Allah ve yanında kitabın ilmi bulunan yeter." Ayeti Hz. Ali hakkında indi."[30]
Muhammed bin Hanefiyye dedi ki: "Babam Hz. Ali'nin yanında ilk ve son kitabın ilmi vardır."[31]

"Allah müminlere kifayet etti" (Ahzap Süresi 25. Âyet)
a) Ebu Naim el-Hafız senedinde, Abdullah bin Mesud dedi ki: "Hz. Ali Hendek gününde Amr bin Abdeved'i öldürdüğünde Allah-u Teala şu ayeti indirdi: "Allah müminlere Ali ile kifayet etti."[32]

Celaleddin es-Suyuti rivayet eder ki: "Allah müminlere Ali ile kifâyet etti" ayeti Abdullah bin Mesud'un mushafındandır." (Elimizdeki Kuran'da "Ali ile" (Bi Ali) sözcükleri bulunmamaktadır. Elbette Ali kelimesinin söz konusu mushafta tefsir mahiyetinde bir açıklama mahiyetinde olması muhtemeldir.)[33]

c) Abdullah bin Mesud "Allah müminlere kifayet etti" ayetini şöyle okurdu: "Allah müminlere Ali ile kifayet etti."[34]

İbn-i Abbas ve Mücahit dediler ki: Ali'nin dört dirhemi vardı, birini gece birinigündüz, birini gizli, birini de açık olarak nafaka verdi.

Sonra şu ayeti şerife indi: "Mallarını gece, gündüz, gizli ve açıkta harcayanlar yok mu, onların ödülleri Rableri yanındadır, onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar." (Bakara Süresi 274. Âyet)[35]

19. "Sizin veliniz ancak ve ancak Allah'tır, Resulü'dür ve iman edip de namaz kılıp da rüku halinde zekat veren müminlerdir." (Maide Süresi 55. Âyet) Bu ayet Ali bin Ebi Talib hakkında indi. Mescitte namaz kılarken rüku halinde olduğu anda parmağındaki yüzüğünü sâile sadaka olarak vermişti. "[36]

20. Abdurrahman bin Kesir dedi ki: "İmam Cafer-i Sadık (a.s)' a Allah'ın bu buyruğu: "Onlar birbirlerine neyi soruyorlar, o büyük haberi mi? Onda ihtilafa düşmüşlerdir." (Nebe Süresi 1., 2. ve 3. Ayetler) Ve şu buyruğu: "Velayet hak olan Allah içindir." (Kehf Süresi 44. Âyet) hakkında sordum. Buyurdu ki:

Emir'ül Müminin Hz. Ali (a.s)'ın velayetidir.

(Ayette velayetin Allah için olduğu ile bu hadiste söz konusu velayetten maksadın Allah için olduğunun açıklanması arasında bir çelişki yoktur çünkü Hz. Ali'nin velayeti Allah Teala'dan kaynaklandığı ve onun emriyle gerçekleştiği için bu velayeti Allah'a ve Hz. Ali'ye isnat etmenin arasında bir çelişki yoktur.)

Kendisi şöyle diyordu: Allah'ın benden daha büyük bir haberi ve daha büyük bir ayeti yoktur."[37]












--------------------------------------------------------------------------------

[1]- (el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c. 1, s.43 Hadis No: 85 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.126 / Ebu Naim' in "Nur'ül Müşteal" s.37)

[2]- (el-Künci' nin "Kifayet' üt Talib" s.108 / el-Bağdadi' nin "Tarih-i Bağdat" c. 6, s.221 Hadis No: 3275 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.172 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika" s.125 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.431 Hadis No: 941 / eş-Şeblenci' nin "Nur'ül Absar" s.73 / Ebu Naim' in "Nur'ül Müşteal" s.35 / Suyuti' nin "Leali" c.1, s.192 / İs'af'ür Rağibin s.176 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.286 )

[3]- (İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika" s.127 /eş-Şeblenci' nin "Nur'ül Absar" s.73 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.171 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c. 1, s.39 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.125 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.430 Hadis No: 940 )

[4]- (Süleyman el-Kunduzi' nin " Yenabi' ul Mevedde" s.77)



[5]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.77)

[6]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.77)

[7]- (el-Hakim Nişaburi' nin "el-Müstedrek ala Sahihayn" c.3, s.129 el-Hakim burada diyor ki: Bu hadisin isnadı sahihtir. Ama ihraç etmemişler (Buhari ve Müslim ) /el-Heysemi' nin "Mecma' üz Zevaid" c.7, s.41 / el- Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.1, s.251 / el-Tabari' nin "Cami' ul Beyan" tefsiri c.8, s.108 / İbn-i Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.416 / Suyuti' nin "ed-Derr' ül Mensur" tefsiri c.4, s.608 / İbn-i Arabi' nin "Mucem eş-Şuyuh" c.2, s.120)

[8]- (el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.4, s.45 / Tefsir-i İbn-i Kesir c.3, s.502 / Tefsir-i Tabari c.13, s.108 Hadis no: 20161 / Fahrettin Razi' nin "Tefsir-i Kebir" c.19, s.14 / el-Hakim'in "Müstedrek ala Sahihayn" c.3, s.129 / el-Alusi'nin "Ruh'ul Meani" tefsiri c.13, s.97 / ez-Zerendi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.90 / el-Haskani'nin "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.293 / el-Sabbağ el-Maliki'nin "Füsul el-Mühimme" s.107 / eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.71 / el-Hamvinieş-Şafii'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.148 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.34 / İbn-i el-Cevzi'nin "Zad'ül Mesir" c.4, s.307 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.233 / İbn-i Asakir eş-Şafii'nin "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.416 / Hadis no: 923 / el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.1, s. 482 / el-Askalani'nin "Lisan'ül Mizan" c.2, s.199 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 238 / Ebu Naim'in "Nur'ül Müşteal" s.119)

[9]- (el-Haskani' nin "Şevahid' et-Tenzil" c.2, s.106 / Yenabi ul Mevedde s.238, 296 / İbni Hacer'in "es-Sevaik'ul Muhrika" s.89 )

[10]- ( el-Menakib-i Harezmî s.195)

[11]- (Süleyman el- Kunduzi' nin "Yenabi'ul Mevedde" s.235)

[12]- (Menakıb-ı Meğazeli s.321)

[13]- (Süleyman el- Kunduzi' nin "Yenabi ül Mevedde" s.111)

[14]- (Ebu Naim' in "Nur' ül Müşteal" s." s.227 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt-Tenzil" c.2, s.178 Hadis no: 883 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.421 / El-Künci' nin "Kifayet' üt Talib" s.235 / el-Menakıb-ı Megazeli s.315 Hadis no: 359 / Suyuti' nin "ed-Derr' ül Mensur" tefsiri c.6, s.66 / el-Alusi' nin Ruh' ul Meani c.26, s.71 / el-Şevkani' nin "Feth'ül Kadir" c.5, s.39 / İbn'ül Esir' in "Üsd'ül Gabe" c.4, s.29)

[15]- (Tefsir-i Tabari c.17, s.5 / Tefsir-i İbn-i Kesir c.2, s.571 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.1, s.436 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.119)

[16]- (el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.3, s.617 / Menakıb-ı Hüvarezmi / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.109 / el-Haskani'nin "Şevahid'üt Tenzil")

[17]- (Tefsir-i Keşşaf mezkur ayetin tefsirinde. / Nehc' ül Hak s.235)

[18]- (İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika" s.154 / eş-Şeblenci' nin "Nur'ül Absar" s.105 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.2, s.356 Hadis No: 1126 / Ebu Naim' in "Nur'ül Müşteal" s.274 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.301 / el-Suyuti' nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.6, s.379 / el-Heysemi' nin "Mecma' üz Zevaid" c.9, s.131 / el-Şevkani' nin "Feth' ül Kadir" tefsiri c.5, s.464 / İbn-i Sabbağ el-Maliki' nin "Füsul el-Mühimme" s.122 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.344 / Tefsir-i Alusi c.3, s.171 / el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.13, s.156 / el-Münavi' nin "Künuz el-Hakaik" s.92 )

[19]- (el-Suyuti' nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.6, s.379 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.442 Hadis No: 958)

[20]- (Menakıb-ı Meğazeli s. 171 / Suyuti' nin "el-İklil" s.98 / ed-Deylemi' nin "Firdevs el-Ahbar" 14. Bab / Tefsir-i Levami c.9, s.277 / İhkak' ul Hak c.3, s.307 / Nehc' ül Hak s.191 )

[21]- (el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.1, s.202 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.101)

[22]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.101)

[23]- (Tefsir-i İbn-i Kesir c.4, s.283 / el-Suyuti' nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.6, s.154 tefsiri / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika" s.123 / el-Alusi' nin "Ruh'ul Meani" tefsiri c.27, s.114 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.60 )

[24]- (el-Künci' nin "Kifayet' üt Talib" s.25 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.121 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.2, s.156 / el-Tabari' nin "Zehair' ul Ukba" s.69 / el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.6, s.156 / el-Heysemi' nin "Mecma' üz Zevaid" c.9, s.108 / el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.82)

[25]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.102 )

[26]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.102)

[27]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.239)

[28]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.104)

[29]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.102)

[30]- Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.103)

[31]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.104)

[32]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.137)

[33]- (Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.137)

[34]- (el-Suyuti' nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.5, s.193 / Ebu Naim' in "Nur'ül Müşteal" s.172 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.2, s.3 Hadis No: 629 / Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.95 / el-Künci' nin "Kifayet' üt Talib" s.234 / el-Zehebi' nin "Mizan' ül İtidal" c.2, s.17 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.420, Rakam: 927 / İbn-i Batrik' in "Hasais Vahy'ül Mubin" s.219 Hadis No: 166)

[35]- (el-Suyuti' nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.1, s.363 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.198 / Menakıb-ı Meğazeli s.280 / el-Heysemi' nin "Mecma' üz Zevaid" c.6, s.324 / el-Tabari' nin "Zehair' ul Ukba" s.88 ve "Riyad' ul Nadara" c.2, s.206 / Süleyman el-Kunduzi' nin "Yenabi' ul Mevedde" s.92, 290)

[36]- (Mealim'üt Tenzil c.2, s.67 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.410 / İbn-i Kesir' in "el-Bidayetü ven-Nihaye" c.7, s.357 /Medarik'üt Tenzil c.1, s.420 / Tefsir-i İbn-i Ebi Hatim c.2, s.61)

[37]- (Süleyman el-Kunduzi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.495)


Kütüb-ü Sitte'den Hz. Ali ile İlgili Hadisler:

372 - Hz. Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm pazartesi günü gönderildi. Hz. Ali radıyallahu anh da salı günü namaz kıldı."

Tirmizi, Menakıb. (3730).

4373 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Ashabının arasını kardeşlemişti. Hz. Ali radıyallahu anh yanına geldi ve:

"Ashabınızın arasını birbirleriyle kardeşlediniz, ama beni kimseyle kardeşlemediniz!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Sen dünyada da ahirette de benim kardeşimsin!" buyurdular."

Tirmizi, Menakıb, (3722).

4374 - Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdular: "Ben kimin dostu (mevlası) isem, Ali de onun dostudur."

Tirmizi, Menakıb, (3714).

4375 - Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tebük seferine çıkınca Hz. Ali'yi geride (Medine'de) bırakmıştı.

"Ey Allah'ın Resûlü, siz beni çocukların ve kadınların arasında mı bırakıyorsunuz?" dedi (kalmak istemedi). Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Sen, Hz. Harun'un, Hz. Musa yanında aldığı yeri, benim yanımda almaktan razı değil misin? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yok!" buyurdular."

Buhari, Megazi 78, Fezailu'l-Ashab 9; Müslim, Fezailu'l-Ashab, 31, (2404); Tirmizi, Menakıb, (3731).

4376 - Müslim ve Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hayber günü buyurdular ki:

"Yarın sancağı öyle bir kimseye vereceğim ki, O, Allah'ı ve Resûlünü sever, Allah ve Resûlü de onu sever."

Ravi devamla der ki: "Bu söz üzerine (beni mi seçer ümidiyle, Aleyhissalatu vesselam'a görünmek için) boyunlarını uzattılar. Ama o:

"Bana Ali radıyallahu anh'ı çağırın!" buyurdular. Ali getirildi ama gözlerinden rahatsız idi. Hemen gözlerine tükürdü ve sancağı ona verdi. Allah Teâla Hazretleri onun eliyle fethi müyesser kıldı."

Ravi devamla der ki: "Şu ayet indiği zaman "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı çağıralım..." (Al-i İmran 61) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hemen Ali'yi, Fatıma'yı, Hasan ve Hüseyin'i (radıyallahu anhüm ecmain) çağırdı ve:

"Allahım, bunlar benim ailemdir!" buyurdu."

Müslim, Fezailu'l-Ashab 32, (2404); Tirmizi, Menakıb, (3726).

4377 - Zirr İbnu Hubeyş rahimehullah anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh'ın şöyle söylediğini işittim: "Daneyi açan, canlıları yaratan Zât-ı Zülcelal'e yeminle söylüyorum: Ümmi peygamberim aleyhissalatu vesselam, bana şu hususu garantiledi: Beni mü'min olan sevecek, münafık olan da bana buğzedecektir."

Müslim, İman 131, (78); Tirmizi, Menakıb, (3737); Nesai, İman 20, (8, 117).

4378 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tâif günü Hz. Ali radıyallahu anh'ı çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Resûlullah bunu işitince):

"Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah'ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" açıklamasında bulundu."

Tirmizi, Menakıb, (3728).

4379 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Berâet (Tevbe) sûresini, (Arafat'ta hacılara tebliğ edilmek üzere) Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh'la göndermişti. Sonra onu çağırarak:

"Bunun, ehlimden olmayan bir kimse ile tebliğ edilmesi muvafık değil!" buyurdu. Hz. Ali radıyallahu anh'ı çağırarak sureyi, (Arafat'ta okuması için) ona verdi."

Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3089)


DoLuNayMeLeK

0 yorum:

Yorum Gönder