16 Aralık 2009 Çarşamba

HiPNOZLA DiNiMiZi DEGiSTiRiYORLAR.


PROFESYONELCE SiZ ANLAMADAN DiNDEN CIKARILIYORSUNUZ.

Dinimize sokulmaya çalışılan onursuz ve hain en büyük saldırı budur.Scientology denilen uydurma sapık tarikat cinleri kullanarak ki şeytan cinlerdendir Keyf suresi Ayet 50 de belirtildigi gibi cinler yani iblisler insanları yoldan saptırmak için herseyi yapmaktadoırlar.

Scientology denilen bu tarikata Tom Crouse'tan tutunda bred pit'e kadar uzanan bir silsileye sahip popüler reklamları ve büyük kitleleri peşlerinden sürükleme stratejileri mükemmel işliyor.

Genç kesim genelde gizemli ezoterik şeylere meraklıdır ve sıkıntıyada gelemez o yüzden hep kolay yolu tercih edip münafık sonra müşrik sonunda da kafir olup cehennemi kazanma yolunda ilerlerler.

Abdest alıp namaza durup secde ettiginde YÜCE KUDRETiN iHSAN EDECEGi NiMETLERDEN HABERSiZDiRLER.

Onlar daha cok aptal bir makineye baglnıp beyinlerine kablolar koyup saçma sapan bir teknolojik aletle medyum aracılıgıyla uçup geçmişe yada gelecege gitmeyi umarlar.

yaparlarda döndüklerinde WAAAAW süperdi şunu gördüm bunu gördüm derler.

Bunun deşifresini veriyorum cinler akli ve bedeni olarak siz kendinizi kendi iradenizle teslim ettiginiz anda ve teslim ettiginiz kişilerde zaten sakat tipler oldugunda zerre kadar koruma altında bulunmazssınız onlar tarafından...

Bütün bu nankörlüğünüze ve umursamazlıgınıza karşı ALLAH korur yinede bir nebze fakat kendi iradenizle yaptıgınız istediginiz şeye ALLAH karışmaz ve siz zalimlerden zulmedenlerden olursunuz ve ALLAH kalbinizi mühürlerse cehennem ehli olarak damgalanırsınız.

Hesabınızda kolay olur gideceginiz yer bellidir 19 zebani alnınızdan tanır kancayı alnınıza geçirir soldan cehenneme fırlatır olur biter.Bu kadar basit işte tıpkı sizin kendinizi 5 saniyede o medyum ve tenolojik aletlere ve cinlere teslim ettiginiz gibi basit.

Ya resulullah ALLAH bu kadar insanın hesabını nasıl görecek bu onun için çok basit.


GELELiM SEANS ESNASNDA SiZE NE HALT YAPIYORLAR da o görüntüleri görüyorsunuz.

  • 1-Siz kendinizi medyuma ve alete teslim ettiginizde ruhu ve bedeni beyni cin ele geçirir ve sizi cin götürür madde aleminde siz bir takım görüntüler gösterir.
  • siz bir film izler gibi izlersiniz ve aynen de yasarsınız.
  • .
  • 2-Bu kısım çok mühim işte YÜCE KUDRET ALLAH bizi yarattı ve dünyaya yolladı yalnız buranın zaman birimi ora gibi yani kalubela ruhlar alemi gibi olmadıgı için ki bu secde suresinde gecer dünyayı 6 günde yarratııgını vurgular.
yalnız buranın 1000 yılı orda 1 gündür...Biz öldügümüzde bize orda soracaklar ne kadar yasadın en yaşlımız 10 dakkadan azdır dicek....

uzatmayalım derin mevzudur bu...Akıl ruha verdigi bir and vardır bilirmisiniz.

SAHADET ALEMiNDE HERKES ALLAHA YEMiN ETTi EMiRLERiNDEN CIKMAYACAZ DiY SEYTANIN GÖREVi BUNU UNUTTURMAKTI....

Sen seanstan döndügünde akıl ruha verdigi andı unutur.Kelimeyi şahadet getirmeyen ve unutan yandı ben hatırlayan duymadım daha dogrusu muhabbeti bile geçmedi.

Bu tip insanlar belli süre sonra ALLAH KURAN PEYGAMBERiMiZ HZ MUHAMMED Sallallahu aleyhi ve sellem katiii suretle silinir anmazlar bile.

Kilit şifre dua şeytanı ve cinleri kudurtan mahfeden şifre ayet.

Rabbi inni meseniyeşşeytanu binusibin ve azab rabbi euzubike min hamezatişşeyatiyni ve euzu bike rabbi en yahdürun ve hıfzan min külli şeytanin marid.


Ve bu dünyadayken bilgisayardan çöp kutusuna atılırlar kayıttan silinmezler o siliniş KIYAMTTE iSA a.s'mın gelişiyle olacak ve yok olacak gün olacaktır...

Sonra tekrar diriliş israfil a.s meleğinin sura üflemesiyle tekrar dirilicez ve hesap topyekün görülecek.

Bu dünyada kim ne ektiyse onu orda biçecektir.

nefsine zulmedenler yandı......Medyumların ve bu sapık modernmiş gibi bilimselmiş gibi görünen bu örgütlere şeytana tapan bu kafirlere kanmayın.

Bilim yoktur ilim vardır...Merak ettiginiz şeyleri kuranda arayın herseyin cevabını bulacaksınız.YOBAZCA DEGiL YOBAZLARDAN DEGiL ZEKiCE VE ZEKi iLiM ADAMLARINDAN ÖGRENiN.Mustafa kemal gibi.......

Kurandaki ayetleri ayet ayet düsünüp yavas yavas sindire sindire resulullahın ve 12 imamın hikmetli sözlerinden ahlaki davranışları sergileyerek ve özüne dönüp ALLAHI bulmaya ona ulasmayı dileyerek yapın bakın nelerle karsılasacaksınız.


Bütün bunlara bir beyitle cvap verelim;


  • Can, beynimize âit benlik bilincimizdir !
  • Rûh HAK bilinci olup ‘“BİZ”’ denen incimizdir !
  • Ayni anda her iki bilinç işlem yapamaz !
  • Çünkü ‘iki kıble’ye kılmak imkânsız namaz !
  • Derin hipnoz hâlinde uyutulan bir kişi,
  • Yapabilir o anda bilmediği her işi !
  • Hiçbir şey hatırlamaz, uyandırıldığı an !
  • Çünkü Rûhtan farklıdır, beyine âit zaman !
  • Bu yüzden can unutur, Rûha verdiği andı !
  • Kelime-i şahâdet getiremeyen yandı !
  • Hatırlayana kadar andını ! Doğar tekrâr !
  • Her ölümünden sonra, Rûhuna âit, karâr !
  • Canın Rûha tutunan kısmı, girer cennete !
  • Cine dost olan kısmı sebep olur cinnete !
  • Kavuşur ‘“Sağ taraf”’ı her tür HAK emeline !
  • ‘“Sol taraf”’ ise, düşer ‘“Zebânî”’nin eline !
  • Kalıbı yok olana kadar yanar o, mutlak !
  • Medyumlara rûh rolü oynar cinle, bu hortlak !
  • Çağırılan ölünün sûretine bürünür !
  • Medyumun hep ‘Solundan’ çıkıp halka görünür !
  • Çünkü mâlzemesini solda dalaktan alır !
  • Cin istenen kalıba sokar ! Halk şaşa kalır !
  • Yine cin soru için tüm beyinleri tarar !
  • Sorana verilecek doğru cevabı arar !
  • Yüzünü göstermeye hortlak bir bulsa imkân ,
  • Her gören, dehşetinden çıldırır idi o an !
  • Hipnozda kalkar Rûhun koruyucu çemberi !
  • Hortlak ve cin giren can, olur İblîs minberi !
  • Rûhu onu terk eder ! Kalb gözü olur yırtık !
  • Gözbebeği ne büyür ! Ne de küçülür artık !
  • Bütün gerçek medyumlar gece titrer sâ’rayla !
  • Kurt adam gibi ulur ! Dolunay olan Ay’la !
  • Ne medyum ! Ne de hipnoz ! Olmayı etme kabûl !
  • ‘Kara büyü’ye çıkar ! Asla değildir makbûl !




isa a.s derki arayan aradıgını bulana kadar aradıgından vazgeçmesin buldukça şaşıracak şaşırdıkça aşık olacak ve kainatı seyre dalacaksınız.

ALLAHI HAKKIYLA TANIMIZ OLSAYDINIZ SÜPHESiZ SU ÜSTÜNDE YÜRÜRDÜNÜZ VE DAGLAR SiZE GECiT VERiRDi.
Hz.Muhammed s.a.a.v



Nas Felak Ayetel Kürsi ebu lehep surelerini çok okuyun

cinlerden korunun

imanınızı arttırın ve

TAM BiR TESLiMiYETLE ALLAHA SIGININ.

KLiT KORUNMA AYETLERi TAVSiYELER

Yasin suresindeki 9.cu ayeti ve 58.ci ayet selamun kavlen bin rabbin rahim ayetlerinide okuyun kısa ve kolay ve kudretlidir.

selamun kavlen ayetini 5 kere altalta kagıda yazın keçeli kalemle gül suyuna batırırsanız güzel de olur.üstünüzde tasıyın koruma kalkanınız hazır.

KiLiT AYET MAHALLEDEN DAHi DEF EDEN DUA KiLiT SiFRE AYET.

Rabbi inni meseniyeşşeytanu binusibin ve azab rabbi euzubike min hamezatişşeyatiyni ve euzu bike rabbi en yahdürun ve hıfzan min külli şeytanin marid.



irfan ÖZGÜZEL


DoLuNayMeLeK

2 Ekim 2009 Cuma

EHLiBEYT'E ve HÜSEYiNiM'e AGLAMAK iMAM MEHDi a.s dönemi




BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

EHL-İ BEYT İMAMLARI VE HZ. HÜSEYİN'E (A.S) AĞLAMAK


1- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a): "Her kim benim gibi yaşamak, benim gibi ölmek ve Allah'ın bana vadettiği Adn cennetine girmek istiyorsa, benden sonra Ali ibn-i Ebu Talib'e (a.s) ve onun soyundan olan vasilere uysun, onları kendine imam ve veli edinsin. Onlar benim toprağımdan (ve nurumdan) yaratılmış benim hanedanımdırlar.

Ummetimden onlara düşman olanları, fazilet ve üstünlüklerini inkâr edenleri, akrabalık bağımı onlar hakkında gözetmeyip, onların ziyaretinden yüz çevirenleri, Allah'a şikayet ederim. Andolsun Allah'a ki oğlum Hüseyin, benden sonra öldürülecektir; Allah benim şefaatimi onun katillerine nasib etmesin."



2- İbn-i Abbas (r.a), Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Hüseyin bendendir ve benim oğlum, kardeşinden (Hasan'dan) sonra halkın en üstünüdür. Hüseyin müslümanların imamı, mü'minlerin mevlası, Allah'ın halifesi, imdat çağıranların yardımcısı, sığınanların sığınağı ve Allah'ın tüm halkına hüccetidir.









0, cennet ehli gençlerin efendisi ve ümmetin kurtuluş kapısıdır. Onun emri benim emrimdir, ona itaat bana itaattir. Her kim ona uyarsa bendendir ve her kim ona muhalefet ederse benden değildir. Ona müslümanlardan ancak az bir grubu yardımda bulunacak ki onlar, kıyamet günü benim ümmetimin şehitlerinin efendileridirler. Mızrakla atından düşürüldüğünü ve koyun kesilir gibi başının kesildiğini görür gibiyim."


Ibn-i Abbas devamında diyor ki: "Daha sonra Resulullah (s.a.a) ağladı, onun ağlamasıyla yanında bulunan ashabı da ağlamaya başladı, öyle ki sesleri yükseldi. Sonra Resul-i Ekrem (s.a.a) dua ederek şöyle buyurdu: "Allah'ım, Ehl-i Beyt'imin benden sonra başlarına gelenleri ve karşılaşacakları musibetleri sana şikayet ediyorum."


3- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a): "Şüphesiz Hüseyin'in katlinden dolayı, mü'minlerin kalbinde asla soğumayacak bir sıcaklık vardır."

4- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a): "Ümmetimden benim dinime mensup olduklarını sananlar olacak ki, benim evladımın faziletlilerini, soyumun temiz ve iyilerini öldürecek, dinimi ve sünnetimi değiştirecek, geçmişteki yahudilerin Yahya ve Zekeriya'yi öldürdüğü gibi, onlar da yavrularım olan Hasan ve Hüseyin'i öldüreceklerdir.


Bilin ki Allah, yahudileri lanetlediği gibi, onlara da lanetini yağdıracaktır. Kıyamet gününden önce onların (yolunu takip eden) nesillerine ise, Mazlum Hüseyin'in soyundan, hidayet üzere olan Mehdi'yi musallat kılarak dostlarımın kılıcıyla onları cehennem ateşine atıp yakacaktır.



Allah'ın laneti, Hüseyin'in katillerine, katillerini sevenlere, onlara yardımda bulunanlara ve takiyye olmaksızın onlara lanet okumaktan çekinenlere olsun. Allah'ın salat ve rahmeti ise, şefkat ve merhametle Hüseyin'e ağlayanlara, düşmanlarına lanet okuyan, kin besleyen, kalbini onlara karşı gazap ve öfkeyle dolduranlara olsun. Bilin ki,Hüseyin'in katline razı olanlar, katillerinin (Hüseyin'i öldürdükleri suçta) ortağıdırlar. Hüseyin'in katilleri, yardımcıları, dostları, onların yoluna uyan takipçileri Allah'ın dininden uzaktırlar..."


5- İmam Cafer Sadık (a.s): "Allah'a hamdolsun ki insanlar içinde, bize yönelen, bizi metheden ve bizim için mersiye okuyan kimseleri var kılmıştır."

6- imam Ali (a.s): "Allah-u Teâla, yeryüzüne nazar buyurdu (baktı) bizi seçti ve bizim için de şiilerimizi seçti. Şiilerimiz bize yardım eder, sevincimizle sevinir ve hüznümüzle de hüzünlenirler, mallarını ve canlarını bizim yolumuzda feda ederler. İşte onlar bizdendir ve bize dönerler."


7- Mesme Kurdin şöyle rivayet etmiştir: "Imam Cafer Sadik (a.s) bana "Ey Kurdin, acaba Hz. Hüseyin'in (a.s) başına gelen musibetleri hatırlıyor musun?" dedi. Ben de "Hatırlıyorum." dedim. Imam "0 zaman üzüntü duyup ağlıyor musun?" dediğinde "Evet vallahi ağlıyorum, bu halimden ailem bile haberdar oluyor. Ağlama yüzünden yemek bile yiyemiyorum; öyle ki bu durumum yüzümden anlaşılıyor." dedim.


imam Sadik (a.s) ise şöyle buyurdu: "Allah senin göz yaşlarını esirgesin. Bil ki, sen bizim sevincimizle sevinen, hüznümüzle hüzünlenen, bizim sevinç ve üzüntüde korku ve güvenimizi paylaşanlardansın.


Sen ölüm zamanında babamın başının ucuna gelip ölüm meleğine senin hususunda tavsiye etmesine, ölümünden önce seni sevince boğacak müjdeler vermesine şahit olacaksın. Göreceksin ki ölüm meleği sana karşı, şefkatli bir annenin çocuğuna olan şefkatinden daha merhametli davranacaktır."


Sonra İmam Sadık (a.s) ağladı ve ben de onunla birlikte ağladım. Sonra İmam dedi ki: "Ey Mesme, Emir-ul Mü'minin Ali'nin (a.s) şehadetinden bu yana, yer ve gök bize ağlıyorlar. Bize ağlayan meleklerin sayısı ise daha fazladır.


Bize ve bizlerin başına gelenlere acıyarak ağlayan herkesin henüz gözünden yaş çıkmadan Allah ona acır. Yanaklarının üzerine akan göz yaşı damlalarından bir damlası cehenneme düşecek olursa, onun ateşini söndürür, öyle ki artık sıcaklığı kalmaz. Kalbi bize acıyan insan, ölüm zamanı bizi görmekle öylesine sevinir ki bu sevinci, Kevser havuzunda bize kavuşuncaya kadar kalbinde sâbit kalır.


Kevser havuzu, bizi sevenlerin gelmesiyle sevinir ve ondan içen dostumuz beklemediği tatları alır..."

8- İmam Cafer Sadık (a.s): "Bize yapılan zulme mahzun olan (üzülen) kimsenin her nefesi tesbihtir; üzüntüsü ibadettir ve bizim sırrımızı gizlemek, Allah yolunda cihattır."

9- İmam Cafer Sadık (a.s): "Bizim için ağlayan her göz, Kevser havuzuna bakmakla nimetlenir ve (sahibi) ondan sirab olur (susuzluğunu giderir)."


10- İmam Rıza (a.s): "Bizim musibetimizi yâd eden ve mazlumiyetimize ağlayan kimse, kıyamet günü bizimle beraber bizim derecemizde olur. Kimin yanında musibetimiz anlatılır ve ağlar, diğerlerini de ağlatırsa, bütün gözlerin ağlayacağı günde, onun gözü ağlamaz. Bizim emrimizin (velayet ve imametimizin) ihya edildiği bir mecliste oturan kimsenin kalbi, kalplerin öleceği günde ölmez."


11- İmam Muhammed Bakir (a.s): "Her kim bizi hatırladığında veya onun yanında anıldığımızda, gözlerinden sinek kanadı miktarınca bile olsa göz yaşı akarsa, Allah ona cennette bir ev bina eder ve bu göz yaşını onunla cehennem arasında hicab ve engel kılar."

12- İmam Zeyn-ul Abidin (a.s): "Bir mü'minin gozlerinden Hz. Hüseyin'in (a.s) şehadeti için göz yaşı yanaklarına doğru akarsa, Allah onu uzun süre boyunca yerleşip kalacağı cennet odalarına yerleştirir. Düşmanlarımız tarafından bizlere edilen zulüm ve eziyetlerden dolayı yanaklarına akacak şekilde ağlayan mü'mini Allah, cennetteki doğruluk yerine (makamına) yerleştirir.


Allah, kıyamet günü bizim için eziyete katlanan ve bir musibet sonucu yanaklarını ıslatacak şekilde gözlerinden yaş akıtan şahsın yüzünden, eziyetleri giderir, onu kendi gazab ve ateşinden uzaklaştırır."


13- İmam Ali Rıza (a.s): "Cahiliye devri araplarının bile savaşı haram bildiği Muharrem ayında bizim kanlarımız akıtılıp, Hürrmetimiz çiğnendi, çocuklarımızla kadınlarımız esir edildi. Çadırlarımız yıkılıp yakıldı, bütün mal varlığımız yağmalandı ve Resulullah'ın (s.a.a) hürmeti O'nun yakınları olan bizler hakkında gözetilmedi.


Hz. Hüseyin'in başına gelen hadise (Aşura günü hadisesi), yüreklerimizi parçalamış, yaralarımızı kanatmış, göz yaşlarımızı akıtmış, azizimizin Kerb (üzüntü) ve Bela çölünde Hürrmetinin çiğnenmesine ve haşre dek keder ve belanın üzerimize çökmesine vesile olmuştur. Ağlayanlar, İmam Hüseyin (a.s) gibisine ağlasınlar ki O'na ağlamak, büyük günahları yokeder."


Sonra Imam Ali Riza (a.s) şöyle devam etti: "Babam (Imam Musa Kazım)'ın Muharrem ayı girdiğinde, artık güldüğü görülmezdi ve üzüntü ona galebe ederdi. Muharrem'in onuncu gününe kadar durumu hep böyleydi. Onuncu gün (Aşura) olduğunda, o gün O'nun musibet ve ağlama günü olurdu ve 'bu, Hüseyin'in (a.s) şehid edildiği gündür' derdi."


14- Ebu İmare diyor ki: "Hz. İmam Cafer Sadık'ın (a.s) yanında İmam Hüseyin'in (a.s) adı anıldığı gün, akşama kadar bir defa bile güldüğüne hiç bir zaman rastlanılmadı." Ve buyururdu: "Hüseyin'i anmak, her mü'minin gözünün yaşını akıtır."


15- İmam Cafer Sadık (a.s): "İmam Hüseyin'i (a.s) şehit ettiklerinde, melekler ağlar oldular ve Allah-u Teâla'ya arzettiler ki: "İlahi, Hüseyin senin seçtiğin (imam ve hüccetin)dir, Resulünün kızının oğludur." Allah-u Teâla Hazret-i Gâim-i Al-i Muhammed'in (Hz. Mehdi'nin) gölgesini onların gözleri önüne serdi ve buyurdu ki: "Bunun vesilesi ile onun katillerinden intikam alacağım."



16- Hz. imam Mehdi (a.f), Nahiye-i Mukaddese adlı Ziyaretnamede imam Hüseyin'e (a.s) hitabederek şöyle buyurmuştur: "Sabahlar ve akşamlar (her zaman) sana (ve musibetine) göz yaşı dökerim. (Eğer göz yaşım kurursa) göz yaşı yerine kan ağlarım."

17- Allame Meclisi "Bihar-ul Envar" adlı kitabında şöyle nakletmiştir:


"Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), kızı Hz. Fatıma'ya (s.a) oğlu Hz. Hüseyin'in (a.s) şehid edileceğini bildirince, Hz. Fatıma (s.a) şiddetle ağlar ve der ki; "Babacığım, bu ne zaman gerçekleşecek?" Hz. Resulullah (s.a.a) "Benim, senin ve Ali'nin (hayatta) olmadığı bir zamanda." buyurur. Hz. Fatıma'nın (s.a) ağlaması şiddetlenir ve der ki; "Peki kim O'na matem tutar?"


Hz. Resulullah (s.a.a) buyurur ki:


"Ya Fatıma, ümmetimin kadınları Ehl-i Beyt'imin kadinlarına ve erkekleri de Ehl-i Beyt'imin erkeklerine ağlarlar. Nesiller boyu her sene ve her asırda matem tutarlar. Kıyamet olduğunda ise sen kadınlara, ben de erkeklere şefaat ederim. Onlardan herkim Hüseyin'in (a.s) musibetlerine ağlamışsa, elinden tutar ve onu cennete götürürüz." Daha sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ya Fatıma, kıyamet günü bütün gözler ağlayacaktır; Hüseyin'in musibetlerine ağlayan göz hariç; o göz sevinçli olur ve cennet nimetleri ile müjdelenir."


18- Şeyh Keşşi "Rical" adlı kitabında Zeyd-i Şahham'dan şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün biz Kufe'li olan bir cemaatle birlikte İmam Cafer Sadık'ın (a.s) huzurundaydık. 0 sırada İmam'ın ashabından olan Cafer ibn-i Affan içeriye girdi. İmam Cafer Sadık (a.s), onu saygı ile yanına oturttu ve sonra "Ey Cafer," dedi. 0 "Evet, sana feda olayım." diyerek karşılık verdi. İmam Sadık, "Ben senin Imam Hüseyin (a.s) hakkında şiir ve mersiyeler okuduğunu ve bu işte başarılı olduğunu duydum." Cafer "Evet ey kurban olduğum, duyduğunuz doğrudur." dedi. Imam Sadik (a.s): "Öyle ise oku." dedi. Cafer ibn-i Affan okumaya başladi; Imam Cafer Sadik (a.s) ve o mecliste bulunanlar ağlamağa başladılar. İmam Cafer Sadik (a.s) o kadar ağladı ki, mübarek ğöz yaşları yüzüne ve sakalına aktı.


Daha sonra Cafer'e dönerek şöyle buyurdu:

"Ey Cafer, Allah'a and olsun ki, Mukarreb (Allah'a en yakın) melekler buradaydılar; bizim gibi onlar da senin Imam Hüseyin (a.s) hakkında okuduğun sözleri (ağıtı) dinlediler ve bizden daha fazla ağladılar. Ey Cafer, Allah-u Teâla, (mersiye okuduğun için) cenneti bütün nimetleri ile baştan başa sana farz kıldı ve senin günahlarını bağışladı."


Sonra Imam (a.s) "Ey Cafer," dedi "daha da artırayım mı?" Cafer, "Evet efendim" dedi. imam Sadik (a.s) buyurdu ki: "Her kim Imam Hüseyin (a.s) hakkında şiir okur, ağlar ve başkalarını da ağlatırsa, Allah Teâla bundan dolayi cenneti ona hak kılar ve onu bağışlar."


19- Davud Riggi diyor ki: "imam Cafer Sadık'ın (a.s) huzurunda idim. Su istedi, getirildiğinde, suyu içtikten sonra gözleri yaşardı ve ağladı. Sonra bana şöyle buyurdu: "Ey Davud, Allah (c.c) Hüseyin'in (a.s) kâtiline lanet etsin. Her kim su içtiğinde Imam Hüseyin'i hatırlar ve O'nun kâtiline lanet okursa, Allah-u Teâla ona (mükâfat olarak) yüzbin sevap yazar, yüzbin günahını affeder, onun makamını yüzbin derece yükseltir ve o, gerçekten Allah yolunda yüzbin köle azad etmiş gibi olur; (her kalbin ateş içinde olduğu günde)


Allah onun kalbini serinlikle dolu bir halde haşreder."

20- Muaviyet-ibn-i Vaheb, imam Cafer Sadık'ın (a.s) namazdan sonra şöyle dua ettiğini naklediyor: "Allah'im, Eba Abdillah-il Hüseyin'in kabrine yönelen yüzlere (ve yüzlerini o kabre sürenlere) kendin rahmeyle.


Bize acıyıp, gözlerinden yaş akıtan gözlere acı. Bizim için tutuşup yanan ve hüzünlenen kalpleri esirge. Bizim yolumuzda edilen feryat ve sizlamalara merhamet et."

21- Hz. Imam Ali Rıza (a.s), Muharrem ayının ilk gününde yanına gelen Reyyan ibn-i Şebib'e şöyle buyurdu: "Ey Şebib oğlu, cahiliye arapları bile Muharrem ayinin Hürrmetini gözetir ve bu ayda savaş ve zulmü yasak bilirlerdi. Oysa bu ümmet, ne bu ayın ve ne de kendi peygamberlerinin Hürrmetini gözettiler. Onlar bu ayda Peygamber'in (s.a.a) soyundan olan birisini öldürdüler ve bu aileye mensup kadınları esir aldılar, varlıklarını yağmaladılar. Allah, bu gunahlarını affetmesin!.


Ey Şebib oğlu, birine ağlayacak olursan Ali ibn-i Ebi Talib oğlu Hüseyin'e (a.s) ağla! Onun başını bir koçu keser gibi kestiler ve bunun yanısıra ailesinden dünyada benzerleri olmayan on sekiz yiğidi de öldürdüler. Yedi kat gök ve yer onun ölümüne ağladı. Dört bin melek gökten ona yardım etmek için izin istediler, ama yere inince (ilahî takdir gereği) Hz. Hüseyin'in şehit edildiğini gördüler.


Bu melekler, Hz. Mehdi'nin (a.f) kıyamına kadar perişan, toz-toprak içinde mahzun bir halde Hz. Hüseyin'in türbesi etrafında bulunacaklar. Bunlar Hz. Mehdi (a.f) kıyam edince, onun ashabı arasında yer alırlar. Bunların şiarları "Ya le sarat-il Hüseyin" (Hüseyin'in kanının dâvacıları) olacaktır.


Ey Şebib oğlu, babam babasından, o da büyük babasından rivayet etmiştir ki: "Hz. Hüseyin şehit olduğunda, gökten kan ve kırmızı toprak yağdı."

Ey Şebib oğlu, Hz. Hüseyin'e (a.s) gözünün yaşı yanaklarına dökülecek şekilde ağlarsan, Allah senin ister büyük olsun ister küçük, ister az olsun ister çok bütün günahlarını bağışlar.


Ey Şebib oğlu, eğer Allah'ın huzuruna hiç bir günahın olmadan çıkmak istiyorsan, Hz. Hüseyin'in (a.s) kabrini ziyaret eyle.

Ey Şebib oğlu, Peygamber-i Ekrem'le (s.a.a) birlikte cennet odalarına yerleşmek istiyorsan, Hz. Hüseyin'in kâtillerine lanet oku.

Ey Şebib oğlu, Imam Hüseyin'le (a.s) birlikte şehit düşenlerin sevabı kadar sevab elde etmek istiyorsan, Hz. Hüseyin'i (a.s) hatırladığında "Keşke ben de onlarla birlikte olsaydım da yüce makama erişseydim." de.


Ey Şebib oğlu, cennetin yüce derecelerinde bizimle birlikte olmak istiyorsan, bizim üzüntümüzle sen de mahzun ol, sevincimizle sen de sevin ve bizim velayetimize sarıl (bizi kendine veli ve imam bil). Zira birisi gönlünü bir taşa bile kaptırırsa, Allah-u Teâla onu kıyamet günü o taşla birlikte haşreder."

22- Hz. İmam Cafer Sadık'ın (a.s) ashabından olan Abdullah ibn-i Fazl şöyle rivayet ediyor: İmam Cafer Sadik'a (a.s) dedim ki: "Niçin Aşura günü; musibet, ağlama sızlama ve üzüntü günü oldu da Resulullah'ın (s.a.a) Allah'ın rahmetine kavuştuğu gün, Hz. Fatıma'nın (a.s) şehadete erdiği gün, Hz. Ali'nin (a.s) şehid edildiği gün ve Hz. Hasan'ın (a.s) şehadetiyle sonuçlanan zehirlendiği gün böyle olmadı?"

İmam Sadık (a.s) cevapta şöyle buyurdu: "Hüseyin'in (a.s) şehid edildiği günün musibeti, (saydığın) diğer günlerden daha büyüktür.


Çünkü Allah'ın en üstün kulları olan "Ashab-ı Kisâ" bu beş zattan ibaretti. Resulullah (s.a.a) vefat ettiğinde, halkın acılarını paylaşıp teselli bulabilecekleri ve baş vurabilecekleri dört zat kalmıştı. Böylece birisi Allah'ın rahmetine kavuşsa dahi bir diğerinin hayatta olmasi herkes için teselli kaynağıydı.


Fakat Hz. Hüseyin (a.s) katledildiğinde, halkın acılarını dindirecek Ashab-ı Kisâ'dan hiç kimse kalmamıştı. Bu yüzden onun gitmesi hepsinin gitmesi, nitekim kalması da onların hepsinin kalması demekti. Işte bunun içindir ki Eba Abdillah-il Hüseyin'in (a.s) şehid edildiği günün musibeti, diğerlerinin musibetinden daha büyük ve daha ağırdır






Yemin

ederim ki bir ateş sizi saracaktır.
O ateş bugün Berehut denilen vadide
sönük vaziyettedir. O ateş içinde
müthiş azap olduğu halde insanları
kaplar. O ateş insanları, malları
yakıp bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar
ile bulut gibi uçarak dünyanın her
tarafına yayılır. Geceki sıcağı gündüzki
hararetinden daha şiddetlidir. O ateş
insanların başının üzerinden arşın
altına kadar yaklaşarak yeryüzü ile
gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi
korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461)





AHiR ZAMAN ANALiZi

HURAFELERDEN SAHTEKARLARDAN ARININ

Kendini mehdi ilan eden sahtekarlar cogalacaklar sevgili halkımız sunu unutmayınızki gerçek ALLAH yolunda vazifeli hiçbir elçi veeyahut ALLAH'ın vazifli askeri görevlisi kendini ifşaa etmez ben buyum deyip ortaya cıkmaz

ve unutmyınki atalarımızdan bizlere kalan bilgilere göre mehdi a.s cok uzun bir zaman görünmeyecek kaoslar afetler ve savaslar olsada o gelmiştir savasıyordur fakat hiçbir vakit cıkıp ben geldim demiycek takiiii isa a.s onun arkasında namaz kıldıgı vakit .


isa a.s mı herkes görecek tanıycak mehdiiyi ise imamın arkasında namaz kıldıgı vakit isa a.s o zaman tanıycaklar.Mehdi a.s kafir yahudi ve hristiyanları ve onlarla sözde müslümanlık kıyafeti içinde onlarla iş birligi yapan devletlerive halkları yoketmeye gelecek.

mazlumlrı koruycak şerlileri yokedecek.

onun 313 askeri olacak ve gökte belirdiginde sunları dicek

ALLAHUUU EKBER ALLAHUU EKBER EY ALLAHIN YERYÜZÜNDE BENiM iCiN SECTiGi ASKERLERiM BENi DUYUN VE BANA GELiN.


resulullan s.a.av in buyurdugu hadise göre o askerler kendilerini o ana kadar bilmicek taki ALLAH kudretiyle onlar dünyanın neresinde olursa olsun bir anda yok olup mehddinin yanında olacaklar ve

zimam hazretleri onları savasa hazırlayacak.

şeytana tapan ve seytanın insan kılıgındaki ordusuyla cok büyük bir savas baslıycak ve yahudiler mehdi a.s la savas hazırlıgına yıllar öncsinden basladılar.

SUNUDA BELiRTELiP KISA SÜRE SONRA ELEKTRONiK HiCBiR ESYA CiHAZ CALISMIYCAK BAZ iSTASYONLARI CÖKECEK

SiLAHLAR BiLE PATLAMIYCAK TIPKI RESULULLAH DÖNEMi GiBi KILIC DEVRi BASLIYCAK BiRAZ DAHA FARKI OLMAK ÜZERE TABi.


SiTEMiZi TAKiBE DEVAM EDiN .




DoLuNayMeLeK

10 Eylül 2009 Perşembe

HAYBER FATiHi ALiM FiLM iZLE






HAYBERiN FATiHi GÜNES iMAM ALi iCiN 2 DEFA DÖNDÜ

iMAM ALi EBU TURAPTIR.


TOPRAK BABASI ALi'DiR.

YERDE SUYU BULANDIR KALEYi DEViREN YAHUDiLERiN

KAFiRLERiN BASINA GECiRENDiR.

iMAM ALi KABEDE DOGAN iLK SON VE TEK KiSiDiR

ALLAH MELEKLERiYLE HABER GÖNDERDi RESULULLAHA s.a.av

YA MUHAMMED ONA SiZ iSiM VEREMEZSSiNiZ ALLAH ONA KENDi iLMiNDEN VERDi VE ONUN ADI ALiDiR.

ALLAH DiLEDiGiNE HiKMET iLiM VERiR.


ZÜLFiKAR iMAM ALiYE iNDi


LA FETA iLLA ALi SEYFE iLLA ZÜLFiKAR

ALiDEN BASKA ER ZÜLFiKARDAN BASKA KILIC YOKTUR


ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER




DiGiTAL KiTAP ONLiNE EHLiBEYT KiTABIMIZI OKUMAK iCiN ALTTAKi LiNKE TIKLAYIN





LiNK 2



DoLuNayMeLeK

iMAM ALi K.V iSLAMIN YÖNÜ DEGiSECEK ARTIK






iSLAM DA MESHEP YOKTUR.


Kim kendine imam kisvesi takarsa benden degildir diyor efendimiz s.a.av ve bu yüzdendirki 12 d imamdan baska imam yoktur bu dünya yokkende onlar vardı HZ iSRAiLiN 12 KABiLESi iSANIN 12 HAVARiSi RESULULLAHIN 12 iMAMI

BUNLAR TESADÜF DEGiL DEGiL Mi !!!!

YASiN SURESi 12.Ci ayet fiy imamın mübin kelimesi BUGÜN Ki MEALCi PROFLAR TARAFINDAN KiTAP VE LEHFi MAHFUZ OLARAK CEVRiLiYOR

UTANMADAN DA TVLERDE KONUSUYOR BU iNSANLAR HALK BiR TEK DOGRU DÜRÜST BiLGiYE SAHiP DEGiL.


Bakın DUHAN suresinde sure şöyle baslıyor HA MiM VEL KiTABIN MÜBiN

duhan suresinde kitabı kitap olarak belirten yüce ALLAH c.c YASiN SURESiNDE DE KiTABIN MÜBiN DEMEZMiYDi


AMA YASiNDE iMAMIN MÜBiN DiYOR.

MÜSLÜMANLARIN iMAMI YOL GÖSTERiCiSi HiDAYET ÖNDERi BUNU MESHEPCiLiGE DÖKEREK TAPTIKLARI(tapıyoruz dedikleri) ALLAHIMIZ c.c iNANDIKLARI EFENDiMiZ s.a.a.v EMRiNE KARSI GELiYOR AYNI ZAMANDA


ALLAHU TEALAYI KELiME YÖNÜNDEN KISITLAMIS OLUYORLAR

SANKi NERDE NEYi BELLi EDECEGiNi BiLMEZ GiBi (HASA)

Sanki sö kelime bittide duhan suresinde kitabın mübin diyor yasinde demiyor.


YÜCE KUDRET ALLAH HERSEYi APACIK ORTAYA KOYUP NiMETiNi ÜZERiMiZE TAMAMLAYANDIR DiNiMiZi KAMiL EDENDiR HAMDOLSUN

ONLARIN MESHEP CEKiSMESi YÜZÜNDEN ÜSTÜNÜ ÖRTTÜKLERi SEYLERLE AYEET TOKOLMAZ

AYET APACIKTIR Ki

BiZ HERSEYi APACIK iMAMDA SAYMISIZ BUYURUYOR.

BUNUN HESABINI VE BEDELiNi KIYAMETTE ELBETTE GÖRECEKLERDiR.

KiMSE BEN DUYMADIM GÖRMEDiM DiYEMiCEKTiR.



BU ÜMMETiN PEYGAMBERi UYARICISI HZ MUHAMMED s.a.a.v dir.

BU ÜMMETiN iMAMI iLiMDE YOL GÖSTEREN DOGRU YOLDAN GÖTÜREN HiDAYET ÖNDERi iMAM ALi K.V DiR.






BÖYLELiKLE MESHEP iMAMLARI iMAM DEGiLDiR

iMAMLAR 12 iMAMLARDIR.BÖYLECE MESHEPLER

MESRU DEGiLDiR.



height="800" width="580" > value="http://d1.scribdassets.com/ScribdViewer.swf?document_id=18721968&access_key=key-1yr5xzq4td4wq9nady5x&page=1&version=1&viewMode=list">





DoLuNayMeLeK

16 Ağustos 2009 Pazar

FiHi MAFiH MEVLANA VE ORUC








RAMAZAN BAYRAMINIZ
KUTLU OLSUN
EFENDiM
 
HZ. MEVLÂNÂ’YA GÖRE RAMAZAN VE ORUÇ




Şaban KARAKÖSE
Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf’ini ve Dîvân-ı Kehttp://meleklergeliyor.blogspot.combîr’ini incelendiğimizde onun Ramazan ayı ve oruç ibadeti hakkındaki görüşlerini şöylece özetleyebiliriz:
“Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır” diyen Mevlânâ, orucu çok özlediğinden ve hasretle beklediğinden bahseder. Bazen ise orucu bir “ana” gibi görür.
Oruç ayı olan Ramazan’a neşeli olarak girilmeli; ona kavuşulduğu için Cenâb-ı Hakk’a şükredilip sevinilmelidir.
Oruç; kişide imanın, Allah’ı sevmenin, O’na bağlanmanın, O’ndan sakınmanın, haramdan kaçınmanın varlığına şahitlik eder.
Ramazan’da sadece yemek ve içmekten kaçınmak değil, kötü söz söylemek ve kötü iş işlemekten de kaçınmak, bunlara sabır göstermek gerekir.
Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç; şeytanı ve nefsi güçsüz ve etkisiz hâle getirir, maddî ve manevî açıdan temizliği gerçekleştirir, gönlü bedenî isteklerin tahakkümünden kurtarır, nefsi kirlerinden arındırır, ruhu özgürleştirir, gönül gözünü açar, manevî görüşü artırır, sabrı öğretir, bedenî hastalıklardan korunmanın yollarını öğretir, insanın insanlığını olgunlaştırır, manevî rızıklara ulaştırır, Allah’a yakınlaştırır.
Hz. Mevlânâ, eserlerinde şunları söylemektedir:
***
“Bu namaz, oruç, hacc ve cihad da inanışa tanıktır.
Bu zekât ‘hediye’, bu hasedi bırakma da ‘kendi sırrından haber verme’dir.
İhsanda bulunmak, doyurmak, konuk davet etmek: “Ey ulular, biz sizinleyiz, size doğru bir özle inandık” demektir.
Hediyeler, armağanlar, sunulan şeyler: “Ben seninleyim; seni seviyorum” diye tanıklıktan ibarettir.
Kim, bir mal veya afsun için çalışır, uğraşırsa bu ne demektir? “İçimde bir cevherim var”, demektir.
Allah’tan çekinmemden yahut cömertliğimden bir cevherim var ki bu zekat ile oruç ikisine de şahittir.
Oruç der ki: “Bu, helalden çekindi, bil ki harama ulaşmasına artık imkân yok.”
Zekât der ki: “Kendi malını bile veriyor, artık, kendisiyle aynı dinde, aynı yolda olandan nasıl çalar?”
Fakat bu işleri riya ve tezvirle yaparsa o iki tanık, Allah’ın adalet mahkemesine kabul edilmez.
Avcı tane saçar ama acımasından değil, avlanmak için.
Kedi de oruç ayında oruç tutar, ama kendisini av avlamak için uyur gösterir.
Bu eğrilikten yüzlerce kavim, kötü sanılmıştır. Bu kötü kişi, cömert kişilerle oruç tutanların adını da kötüyü çıkarmıştır.
Fakat Allah’ın lütuf ve ihsanı, o eğri işlerde bulunmakla beraber nihayet onu hepsinden de arıtır.
Rahmeti, o kötülüğü aşmış, ayın on dördüne bile vermediği ışığı vermiştir.
Allah, onun çalışmasını bu kötülükle karışmadan yıkar; rahmeti onu bu hatadan arıtır.
Bu sûretle de Allah’ın yarlıgayıcılığı meydana çıkar, bu miğfer kulun kelliğini örter.
Yağmur, pis şeyleri arıtmak için gökten yağar.” (Mesnevi, cilt: V, beyit no: 183-199)
***
“Sevgi (kulluk), düşünce ve mânâdan ibaret olsaydı, bize oruç ve namaz lüzumlu olmazdı.
Bağlılık ve sevgiden bir eser olsun diye dostlar birbirine armağan sunarlar.
O armağanlar, bağlılığın ve sevginin şahitleridir. Yani onlarda samimiyet ve beraberlik gizlidir.
O ihsanlar, gönülde meydana gelen sevginin görünen şahitleridir.”(Mesnevî, cilt: I, beyit no: 2625-2628)
***
“Oruca sarıl, sabret; orucu terk etme, her an Hak’tan rızkını bekle!”(Mesnevi, cilt: V, beyit no: 1749)
***
“Cihad ve oruç güçtür, çetindir. Fakat bu güçlük ve çetinlik, Allah’ın, kulu kendinden uzaklaştırmasından daha iyidir.” (Mesnevi, cilt: VI, beyit no: 1769)
***
“Oruç adamı yokluğa götürür. Bütün güzelliklerin hazneleri de oradadır. Allah sabredenlerledir. (Fihi Ma Fih, trc. Abdülbaki Gölpınarlı, bölüm: 29)
***
“İnsanın namaz kılmayı arzu edişi, oruç tutuşu, hep Hakk’ın kulunu kendine çekişindendir.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, trc. Şefik Can, cilt: I, gazel no: 375)
***
ORUÇ YÜZÜNDEN BIZIM CANIMIZ DIRILIK ELDE EDECEKTIR!
“Ramazan geldi; aşk ve iman padişahının sancağı erişti! Artık maddî yiyeceklerden elini çek! Çünkü göklerden manevî rızık geldi ve can sofrası kuruldu!
Can, bedenin hantallığından kurtuldu; tabiatımızın isteklerinin eli bağlandı! Aşk ve iman ordusu geldi, sapıklık ve imansızlık ordusunu kırdı geçirdi!
Bir bakıma oruç, bizim kurtuluşumuzun kurbanı sayılır; bizim canımız, onun yüzünden dirilik elde edecektir!
Mademki gönül evine misafir olarak can geldi, onun uğruna bedenimizi tamamıyla kurban edelim.
Sabır, hoş bir buluttur; ondan, hikmet, manevî lütuflar yağar! Bu sebeptendir ki, Kur’ân-ı Kerim de bu sabır ayında nâzil olmuştur!
Bizi kötü işler, günahlar işlemeye teşvik eden kirli nefsimiz, arınmaya, temizlenmeye muhtaçtı! Ramazan gelince, günah zindanının kapısı kırıldı; can, nefsin esaretinden kurtuldu, miraca çıktı, sevgiliye kavuştu!
Bu mübarek ayda gönül de boş durmadı; ümitsizlik perdesini yırttı, göklere uçtu! Can, zaten bu kirli dünyaya mensup değildi, meleklerdendi; onlara ulaştı!
Ramazan günlerinde sarkıtılan merhamet ipine sarıl da, şu beden kuyusundaki hapisten kendini kurtar! Yusuf aleyhisselam kuyunun ağzına geldi, seni çağırıyor; çabuk ol, vakit geçirme!
İsa aleyhisselam isteklerden, beden eşeğinin arzularından kurtulunca, duası kabul edildi! Sen de nefsanî isteklerden temizlen, elini yıka! Çünkü gökyüzünden manevî yemeklerle dolu sofra geldi!
Haydi, elini ağzını yıka; ne yemek ye, ne iç, ne de söyle! Hakikate erdikleri, Hakk’ı buldukları için susup duran ermişlere gelen mana sözlerini, mana lokmalarını ancak Şems-i Tebrîzî’nin himmeti ile bulabilirsin!” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: I, gazel no: 459)
***
İSLÂM’IN BINASI BEŞ DIREK ÜZERINE KURULMUŞTUR. ALLAH’A YEMIN EDERIM KI, BU DIREKLERIN EN BÜYÜĞÜ ORUÇTUR.
“Sen, orucu, şaşılacak acayip meziyetleri bulunan bir şey olarak bil! Oruç, insana can bağışlar. Gönül lütfeder. Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş!
Sen, göklere çıkmak, Mi’rac etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.
Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de, o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakikati göstermiyor.
Oruç, insan şeklindeki hayvanın hayvanlığını giderir. Bu yüzdendir ki oruç, insanın insanlığını olgunlaştırmaya mahsustur.
Âşıkların hayatı, beden matbahı yüzünden kararmıştı. İşte oruç, o matbahları aydınlatmak için çıktı geldi.
Dünyada şeytanın karnını deşen bir bıçağa benzeyen oruçtan daha fazla şeytan öldürücü, nefsin kanını dökücü bir şey var mı?
Padişahlar padişahının kapısında kendisine gizli, özel bir vazife verilmiş, çabucak faydalı olan, kâr bağışlayan kim var? Kim olacak? Oruç!
Oruç, özlem çekenlerin gönüllerini, canlarını öyle tazeleştirir ki, zavallı balığı bile su o kadar tazeleştirmez.
Nefis ile savaşa girişen mücahidin, gönül maksadına ulaşma yolunda oruç, yüz binlerce yardımcı canın yaşayışından daha da iyidir.
İslam’ın binası şu beş direk üstüne kurulmuştur: “Kelime-i şahadet, Zekât, Hac, Oruç, Namaz.” Allah’a yemin ederim ki, bu direklerin en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur!
Cenâb-ı Hak, bu beş direğin her birinde orucu, orucun kaderini gizlemiştir. Zaten oruç kadir gecesi gibi gizlidir.
Midesine düşkün olan, çok mide ağrısı çeker, sızlanır durur. Zaten midesine düşkün olanların talihlerinde oruç yoktur.
Oruç, Allah’ın has kullarına Hz. Süleyman’ın saltanatını bağışlayan bir yüzüktür yahut da taçtır. Onu ancak seçkin kullarının başlarına giydirir.
Oruçlunun gülüşü, oruçsuzun secdedeki halinden iyidir. Çünkü oruç, o Rahman’ın sofrasına oturtacaktır.
Sen farkında değilsin, ama yemek yediğin vakit, için pislikle dolar. Oruç hamama benzer. Seni maddî ve manevî kirliliklerden, bütün kötülüklerden temizler.
Sen, hiç bilgi nuruyla nurlanmış bir hayvan gördün mü? Beden de bir hayvandır. Hayvanın ardına düşüp de orucu bırakma!
Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? İşte oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır.
Nefsinle savaşa girişince; “Ben orucu öyle ucuza satmam!” diye kendini yere at, ellerini çırp, ayaklarını vur, diret!
Nefsin gönlüne musallat olmuş bir Rüstem’dir ama, oruç onu gül yaprağı gibi tir tir titretir.
İçinde ab-ı hayatın gizlendiği bir karanlıktan bahsederler. Aklı başında olanlara o karanlık, oruçtur.
Sen, canının içinde Kur’an nurunu istiyorsan, şunu bil ki, oruç bütün Kur’an’ın tertemiz nurunun sırrıdır.
Gök sofralarının, ruha mahsus sofraların başına tertemiz kişiler oturturlar. İşte oruç, sana, onlarla bir kaptan yemek yedirir.
Oruç seni gün gibi gönlü aydın, canı saf bir hale kor. Sonra da padişahla buluşma bayram gününde varlığını kurban eder, seni varlıktan ve benlikten kurtarır.
Oruç ayına girdiğin zaman, o aya kavuştuğun için Hakk’a şükrederek, sevinerek, neşeli olarak gir! Çünkü Ramazanın gelişinden üzülenlere, gamlılara oruç haramdır. Onlar, oruca layık değillerdir.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: II, gazel no: 803)
***
ORUÇ AYI GELDİ
“Oruç ayı geldi. Hepinize kutlu olsun. Ey oruca yol arkadaşı olan, dost olan kişi! Yolun uğurlu olsun, hoş olsun.
Ben ayı görmek için dama çıkmıştım. Çünkü candan, gönülden orucu özlemiştim, onu hasretle bekliyordum.
Aya bakayım derken başımdan külahım düştü. Mübarek oruç padişahı benim aklımı başımdan aldı. Beni mest etti.
Ey Müslümanlar! Ona gönül verdiğimden beri ben zaten mest olmuşum, aklım başımda değil. Ah, orucun ne de hoş bahtı varmış, ne de güzel devleti varmış, hali varmış.
Bu oruç ayında gizlenmiş eşsiz bir ay var. Hem de Türk gibi oruç çadırında gizlenmiş.
Bu mübarek ayda, oruç harman yerine sıkıntısız, neşeli gelen kişi, o güzeller güzeli aya yol bulur.
Sıhhatli, atlasa benzeyen yüzünü kim sarartırsa, o orucun ipekli elbisesini giyer.
Bu ayda dualar kabul olur. Oruçlunun âhı gökleri deler, geçer.
Oruç kuyusunda sabreden kişi, Yusuf gibi aşk Mısır’ında sultan olur.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Gel ey Şemseddin, ey Tebriz şehrinin avunduğu büyük insan! Oruç askerinin başkumandanı sensin.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1119)
***
ORUÇ SEVDASI BAMBAŞKA BİR SEVDADIR
“Artık, ekmeğe karsı ağzını kapa, tatlı oruç geldi. Şimdiye kadar, yemenin, içmenin hünerini gördün. Şimdi de orucun hünerini seyret!
Oruç, Meryem oğlu İsa’ya zemzem oldu. Oruç yolculuğuna çıktı da dördüncü kat göğe yükseldi.
Kuşların kanat çırpmaları nerede, meleklerin kanat çırpmaları nerede? Kuşlar yem için kanat çırparlar, melekler ise oruca doğru uçarlar.
Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır.
Oruç, çarşafa girmiş, kendini gizlemiş bir güzeldir. Çarşafını aç da onu seyret; o ne kadar güzelmiş!
Boynunu inceltir, ama seni ölümden emin eder. Mide dolgunluğu, rahatsızlığı, fazla yiyip içmeden meydana gelir. Oruç ise seni manen mest eder.
Otuz gün Ramazan denizinde bir baştan bir başa, bir uçtan bir uca yüzer durursun. Sonunda oruç incisi elde edersin.
Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları, oruç kalkanına çarpar, kırılır.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1155)
***
ORUÇ HARMANINDAN CAN BUĞDAYI SATIN AL!
“Oruç anası keremlerde bulundu, çocuklarına geldi, kavuştu. Çocuğum! Fırsatı kaçırma, oruç ananı sıkıca tut, bırakma!
Oruç anasının güzel yüzünü seyret! Onun lütuf sütünü em! Onun yurdunu yurt edin! Orucun kapısında otur!
Rıza çölüne bak, Allah’ın ilkbaharını seyret! Oruç nergisleri ile dolu olan can cennetini müşahede et!
Ey gonca! Sen çok güçsüzsün. Gelişmemişsin. İpte oynayan bahar cambazı gibi sıçra, oruç çemberinden geç!
Ey gül! Kanlara batmışsın, hal böyle iken, neden gönlün hoş, neden gülüp duruyorsun? Yoksa Halil’in İshak’ı mısın ki, oruç hançerinden hoşlanıyorsun?
Neden ekmeğe asıksın? Bahar mevsiminde gençleşen dünyayı seyret! Oruç harmanından can buğdayı satın al!” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1175)
***
EY GÖNÜL; ORUÇLU IKEN ALLAH’A MISAFIRSIN!
“Ey gönül! Oruçlu iken Allah’a misafirsin; sana gökyüzü sofrası yakışır!
Sen, bu mübarek ayda cehennemin kapısını kapadın! Böylece sen, cennetten binlerce kapı açarsın!
Topraktan, ateşten, sudan, rüzgârdan dikilmiş olan beden hırkasını çıkar, at!
Can, aşkın kapısına geldi de; “Beni affet; sen, özürlerin canısın!” diye yalvardı!
“Ey aşk!” diye sızlandı. “Bu ayda özrümüzü kabul et; hata ettik!”
Aşk da, gülerek cana dedi ki: “Senin elini tuttum! Biliyorum ki sen, elsizsin, ayaksızsın!
Hekimim; ben, sana perhize girmeni emrettim! Çünkü sen, bu korkunun ve ümidin hastasısın!
Perhize gir de, sana bir şerbet yapıp sunayım; onu içince sen, hiç kendine gelmeyesin!”
Sustum; artık bunu aşk anlatsın! Çünkü onun gözü, canlara can katar!” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: III, gazel no: 1326)
***
“Ramazan ayında gereği gibi oruç tutarsan, senin vücut toprağını altın ederler. Senin fani varlığını taş gibi ezerler de göğe sürme yaparlar. İftar vaktinde yediğin yemek lokmasının her biri, birer mânâ incisi olur. Ramazan’da yemekte, içmekte, kötü söz söylemekte, kötü iş işlemekte sabırlı olduğun için, bu sabır, senin manevî görüşünü artırır, gönlünün gözünü açar.” (Divan-ı Kebir’den Seçmeler, cilt: IV, rubai no: 368)

Fihimafih'ten