7 Şubat 2009 Cumartesi

KELiME KELiME FATiHA ANLAMI



OSMANLI DÖNEMiNDE KUR-AN ÖGRETiLERi HER ZAMAN VARDI TEKKELER ZAViYELER MEDRESELER OSMANLI DÖNEMiNDE COK BÜYÜK ÖNEM TASIYORDU.
BU YÜZDE COK SAYIDA MEDRESELER MEKTEPLERE SAHiPTi iLiM ADETA FISKIRIYORDU HERKESiN ÖZELLiGiNE GÖRE YOL SECiLiYOR DÖNEMiN ALiMLERi TARAFINDAN YÖNLENDiRiLiRLERDi...
MEZUN OLAN TALEBELERE VERiLEN DiPLOMA ÖRNEGi
Diplomanın ARAPÇASI
Hazihi suratü icazeti we senedi ala ma ecazeni elüstaz elmazkür fe eceztü mewlana elmezbur filyewmissebiı aşera min cemziyel üla lisene tisa we aşera we selase mie we elf we enelmuhtac ila alai rabbihi elğanimuhammed haşim ibnilhac ahmed el istanbuli


Diplomanın TÜRKÇESi
Bu yukarıda ismi geçen hocanın bana vermiş olduğu icazet we diplomasıdır,bu diploma cemaziyel ewwel ayının 17 sinde 1317 senesinde werildi,ben zengin olan mewlanasına muhtaç istanbullu hacı ahmetin oğlu muhammed haşim


FATiHA
ANLAMI VE ACIKLAMASI

(Video Aşagıdadır)


KELiME KELiME FATiHA

Bismillahirrahmanirrahim

Rahman ve Rahim olan Allah isminin manasıyla (başlarım)…
Elhamdu lillahi rabbil alemin,

..hamd, alemlerin rabbı olan,
Errahman-irrahim,

..rahman ve rahim olan Allah’a aittir.
Maliki yevmid diyn,

..Din gününün malikidir..
İyyake na’budü ve iyyake nestaıyn.

..yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz..
İhdinas sıratal mustakıym,

..hidayet et bize, doğru yola..
Sıratelleziyne en’amte aleyhim gayril magdubi aleyhim veladdalliyn.

..O doğru yola ki, en’amda bulunduklarına nasib ettin o yolu; gazabına ulaşanların ve dalalette kalanların değil.

Yorum :
Namazda Fatiha olmadan kılınmaması gerektiği konusunda belli imamların görüşleri mevcuttur.
Onlar bu kanıya Hz. Muhammed’in şu hadisini örnek alarak varmışlardır.

“ Kur’an ın anasını okumadan namaz kılan kimsenin namazı eksiktir.”
Yine başka bir hadisinde Resulullah Efendimiz (A.S),

“Fatihayı okumayan kişinin namazı kabul olunmaz.”
Buyururken ;
Bir başka hadisinde “ Farz veya başka bir namazda her reketta Fatiha ve bir sure okumayan kişinin namazı yoktur” demektedir.
İslam bilginlerinin bir kısmında, imama icabet edildiği takdirde Fatihanın okunması vaciptir şeklinde bir görüş bulunurken , bazılarında ise imama uyan kimseye, neFatiha ne de başka bir ayet okumak vacip değildir, görüşü mevcuttur.
Bize göre ise; imama tabi olunması halinde, hadisler dikkate alındığında, Sübhanekeden sonra Fatiha ve diğer ayetlerin okunması gerekmez.
Übeyy İbn Kab’a Hz. Resulullah sordu : “Namaza başladığın zaman ne okuyorsun? ”
Ben de ;

“ Elhamdülillahi Rabbülalemini sonuna kadar okudum.”
Resulullah ;

“İşte o bu suredir, O iki kere takrarlanan yedi ve bana verilen yüce kur’an’ın kendisidir”demiştir.

Fatiha fetih kelimesinden geliyor. Gerçeğin fethi…

Fetih ise bir anahtarla açılır. Bu anahtar Fatihasuresinin anlamının idrak edilmesidir. Bilahare yaşantıya dönüşür.

Ku’ran’ın sırrı Fatihada, Fatihanın sırrı ise başındaki Besmelede, Besmelenin sırrının ise başındaki B nin altındaki noktada olduğunu vurgulayan Hz. Ali noktanın sırrına vakıf olan bir mahallin her an namazda olduğunu dile getirmektedir.
Fatihanın sırrının “İyyake na’büdü ve iyyake nestayin” ayetinde olduğu şeklinde görüş belirtenAhmed Hulusi’nin açıklamaları konuya daha da netlik kazandırmaktadır. Aslında “İyyake na’büdü” ayeti ile nokta bir anlamda aynı manayı içermektedir. Tafsil bakımından “iyyake na’büdü” noktaya nisbetle kapsamlıdır.
Kur’an’ın 114 suresinden 113 ünün giriş cümlesi olarak yer alırken sadece tövbe suresinde Besmele bulunmaz.
Ayrıca, Besmele Neml suresinin 30. Ayetinin bir bölümünü teşkil eder.
Fatiha suresine “Bismillahirrahmanirrahiymi Elhamdulillahi Rabbulalemiyn” diye de başlanır.
Sırların B de gizli olduğu dikkate alındığında Besmele ile bir işe başlayan
insan O olarak fiil oluşturur.
Ondan sonra gelen Rahman ve Rahim isminin manası olarak da vasıflara iniş yapılır.

iMAM ALi/Lakabı:RIZA(a.s)
Tam adı iMAM ALiYY-ÜR RIZA
8.ci imam

EHLiBEYT

ALLAH anlayışını redddeden görüşe göre ;
O’nun dışında herhangi bir varlık olmadığı idrak edilip bilindiğinde, Surenin farklı şekilde algılanacağı muhakkaktır.
En önemli kavramlarından biri olan “hamd” kelimesi Fatiha’nın 1. Ayetinde , Kur’an da ise 50 den fazla ayette geçmektedir…
Bu açıklamalara istinaden “Hamd” kavramını basit dar bir skalada Allah’ı övmek gibi bir ifadeye sıkıştırmak realiteye uzak kalmaktır. Her ne kadar hamd bir anlamda şükretmek manasına alınırsa da, anlatılmak istenen bu değildir.
Sure başında geçen bu ayette kullanılan Hamd kelimesi, kişisellikle alakası olmayan düzeyde, evrensellik ve değerleri üzerinde ele alınmalıdır.
Hamd Allaha izafe edildiğinde “bilmek” anlamına gelir. Dolayısı ile Ayetin yorumu şöyle olmaktadır.
“Muhakkak ki Alemlerin Rabbi olan Allah kendisini bilir”.


FATiHA MANA -2

Bismillahirrahmanirrahim

Herhangi bir fiile besmele ile başlanması “o olarak” bu fiili yerine getiriyorum manasına gelir. Böyle olunca Uluhiyet pirensipleri ortaya çıkar.

Kur’anın ilk ayetinde zikredilen Rahman ismi 57, Rahim ismi ise 95 kez geçmektedir. Rahm kökünden gelen ve Rahmet’i açıklayan Rahim ve Rahmet isimlerinin izafe edildiği varlık Allah’tır.Bu ismin zaman zaman Ruh için ve Hz Resulullah için kullanıldığını görmekteyiz. Rahmetin arap dilinde bir anlam da;“Rahmet edileni bağışlama, ona ulaşması gereken bir kalp yumuşaklığı ve acıma” manasına gelirse de,esas itibariyle üretme ve ona dayalı "yaşamın ve varoluşun"Rahmet eseri ve seyri anlamını taşımaktadır. Kula nispetle ifade edilen kavramların Allah katında değeri yoktur.Bu bakımdan “uyumayan ve uyuklamayan “mutlak yaratıcı için Rahmet kavramını sadece “acıması ve dolayısıyle Rahmet edişi “şeklinde algılamamak gerekiyor. 
Bu iki vasfın ilk Ayette ve akabinde üçüncü Ayette zikredilmesi Besmelenin başındaki Ahad kavramı itibariyle,bu vasıflardan sözedilemeyeceğine istinaden hemen üçüncü Ayetinde yer aldığı görülmektedir.Bu Evrensel düşünce tarzı Allah’ın Uluhiyet sıfatı ile ilgilidir. Zira Kur’anda tekrarın olması mümkün değildir.

Rahman, sayısız özellikleri, nimetleri ortaya koyan ancak bu oluşu azap ile veren,yani bireydeRahman ismiyle Rahmet ortaya çıkması gerekiyorsa Azap–Nimet karışımı, azapta hikmetleri gizli olan bir ismin manası olarak yaşanır. Acı veren bir ilaç, Rahman yoluyla gelen bir rahmettir. Yavrusunu kaybeden bir annenin acısın hissedebilir misiniz? Ayağı kangren olan bir hastaya yapılacak rahmet onun ayağını kesmektir.Rahman yoluyla gelmiştir.  

Rahimiyet’te ise acı veren bir olguya rastlayamazsınız. Sırf lezzeti yaşamaktır. Cenabı Hak böyle bir tecelli ile o ismi tattırırken, bu ismin manasının yaşanmasında gerekli olan alt yapıyı kendiliğinden o kula ihsan etmiştir. 

Aslında azap gibi görünen tüm olaylar imtihandır, nimettir. Kur’an’ın çok yerinde geçen İlah kelimesinin karşılığı da Uhuliyet kavramı ile alakalıdır. Mistizm ilah kavramını kabul etmez.Dünya hayatı azap yani Rahman isminin, nimetlerin, yani cennet ise Rahmetiyetin ismiyle vardır.


Maliki yövmiddiyn ,

Veya

Meliki yövmidiyn.
Malik sahip, Melik ise mülkünde hükümdar olan anlamında bir kelimedir.
Mekke ve Medine Halkına verilen ortak bir tabir vardır:

Haremeyn”
Bu insanlar Fatiha Suresinde Maliki Yövmiddiyn yerine Meliki Yövmiddiyn kelimesini kullanırlardı.
Ayeti Kerimede geçen Yövm kelimesi ise Arapçada iki anlama geliyor.

Gün ve An.

Gün bildiğimiz gibi Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüş süresi ile (23.56 saat) alakalı bir kavramdır.

An ise, zaman boyutu ile ifade edilemeyecek, bir kavramın değerlendiriliş şeklidir.

“Bir anda olup bitti” gibi bir cümle ile an boyutunu mecazi olarak ifade edebiliriz. (Bkz.Ya’sin 82)

Din kelimesinini ise, şöyle tarif edebiliyoruz.

“İlahi hükümler bütünü”
Kur’ansal kavramların içeriği bu şekilde belirginleşince, Maliki
Yövmidiynin anlamı;

“Hükümlerini An içersinde icra eden” veya algılama nispetine göre

“Hükümlerini her an icra eden” manasına gelir.
Bilindiği gibi hükmün sahibi olan varlık Fatihasuresinin;

“El Hamdilillahi Rabbil Alemin” ayetinde belirtildiği üzere hükme sahip, terbiye eden, yöneten varlık Rabb yani Allahtır.

İbn-i Abbas (r.a)

“Din gününün maliki” ifadesinin, Allahtanbaşka hiç kimse Mülk sahibi değildir. Ayrıca dünyadaki gibi mülkler bulunmayacaktır şeklinde anlatırken

“Kimindir bugün mülk? Vahid, Kahhar olan Allahındır” (Mümin 16)

ayeti ile değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Ayetin getirdiği şartları dünya hayatında algılayıp yaşayan bir anlamı da Vahdet-i Vücud yaşamını benimseyen bir mahal ahiret boyutunda da bu özelliğini ortaya koyacak ve sonsuza dek bu yaşam biçiminde olacaktır.
Yorumlanması gereken bir hususta şudur;
Mülkün sahibi olan Allahın gününde ne olmuştur?

Din Gününü mahlukatın hesap verdiği an diye nitelendirmek mantıksal bir davranış getirmeyecektir. Zira Allah seriyyül hesabtır, yani hesabı anında görücü olandır. Bir anlamda kıyametin anlatıldığı günde hesap görülmesi değil, yaşarken görülen hesabın bütün açıklığı ile görüldüğü gün biçiminde kabul edilmelidir.




İyyakenabüdü ve İyyakenastain,
(Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.)
Önce,
Fatiha suresinin genel anlamını içeren bir hadisi nakledelim sonra yoruma geçeriz.
Ebu hureyre (r.a) Resulullahtan (s.a.v) nakleder ki,
Allah teala şöyle buyurmuştur. "Ben namazı kulumla kendi aramda ikiye ayırdım.Yarısı bana yarısı kulumadır." Kul, "Hamd alemlerin rabbi olan olan Allah’a mahsustur" deyince ona her istediği verilir ve Allah buyurur ki kulum bana hamdetti. Kul, Rahman ve rahimdir deyince kulum beni öğdü. Kul, "Din gününün sahibidir" deyince, Allah buyurur ki kul’um beni ta’zim etti. "Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz’ deyince bu benimle kulumun arasındadır. Kuluma istediği verilmiştir." Bizi doğru yola, kendilerine nimet vermiş olduklarının yoluna hidayet et. Gazaba uğramışların, sapıkların yoluna değil ‘ deyince  Allah buyurur ki, bu kulumun isteğidir ve kulumun istediği kendisinin “ dir.
İyyakenabüdü, kainat kitabı Kur’an ın sırlar içeren ve en önemli işaretlerini taşıyan bir ayetidir diyebiliriz. Bu ayetin tevil yani deşifre edilememesi halinde bireyin taklidi ilimden tahkiki ilime erişmesi  asla mümkün değildir.
Nitekim bazı İslam alimleri, Fatiha Kur’anın sırrıdır. 

Fatihanın sırrı da “İyyakenabudüveiyyakenestain” ayetdir derler.
İyyekanabüdü,
Zahir yönü ile şu anlamdadır.
Yalnız sana kulluk ederim iliahi hükümlerin gereği olan tecelliler ile varlığımız devam eder, bütün varlık alemi O ilahi varlığın tecellileri ile var olur. Evrenin varoluş sistemi bu şekilde programlanmıştır. Varlığın Hakkın varlığı ile Kaim oluşu onun varoluş amacı ve ibadetidir. Fıtri anlamda kabul edilen bu ibadet türünün bilinçli hale dönüşmesi ve yaşanması halinde ise, iradi manada ibadeti yani yakınlığı getirir.
Ve İyyakenastain ayetinin yorumu ise şöyledir.
Bizde yaşanan bu tecellilerinin devamı yine senden gelecek, yardımlarla mümkündür. Yani tek varlığın, kendi kendine olan seyri ancak tecellileri ile mümkün olabilir manasına gelmektedir.


İhdines sırratal müstakiym”
(Bize doğru yolu göster)
Abdurrahman İbn Zeyd İbn Eslem der ki;
Sıratel müstakiym İslamın kendisidir.
Hasan İbn Süvar Ebu’l – Alâ dan rivayetle Nivas İbn Semandan naklederki;
Resulullah (s.a.v) dan şöyle duyduğunu bildirmişti.
“Allah (darb-ı mesel) örnek olarak dosdoğru yolu (sırât-ı müstakim’i) şöyle göstermiştir.
Sıratın iki yakasında iki sur, açık kapılar ve kapıların üzerine gerilmiş perdeler vardır. Sırat’ın kapısı bir münadi der ki; “Ey İnsanlar hepiniz birlikte, sırata (dosdoğru yola) giriniz ve (yolunuzu) eğip bükmeyiniz. Sıratın üzerindede bir münadi aynı şekilde çağırır, insan bu kapılardan birini açmak istediğinde der ki, Yazıklar olsun onu açma, çünkü sen onu açarsan içine girersin. Sırat İslâmdır, iki sur Allahın hadleridir, açık kapılar Allahın haramlarıdır. Sıratın başındaki bu çağrıcı Allahın kitabıdır. Sıratın üzerindeki çağrıcı Allahın her müslümanı kalbindeki uyarıcısı (vaizidir).
Birçok sahabide aynı hadisi nakletmiştir.
Kur’an mealinden anlaşılacağı üzere bu ayetin manası ”bizi gerçeğe giden en kestirme direkt yol üzerinden yönlendir” demektir.
İhdines” yönlendir manasınadır, en kestirme ve direkt yol üzerine ...
“sıratellezine enamte aleyhim” 
O kendilerine en kısa ve kestirme yol üzerinden ihsanda bulunduğun enam ettiğin  kişiler gibi yani Hz.Muhammed, Hz.Ebubekir, Hz.Osman ve Hz.Ali örneği, bunlara nasıl enam ve lutufta bulunarak hakikatı yaşama için en kestirme direkt yol üzerinde bulundurduysan o yol üzere o gerçeğe giden yol üzere beni de yönlendir.
“Gayril Mağdubi Aleyhim”
Kendilerine gadabta buulunman dolayısı ile senden yüz çevirenlerden değil, yüzü Allaha dönük olanlarla beni bulundur. Bir insanın yüzü Allaha dönük ise  “enamte aleyhim” hükmüne girer, dünyada bırakıp gideceği şeylerle kafası meşgul ise bu yönlü uğraşılar yani, İslamın tasvip etmediği uğraşılar içindeyse, “gayril mağdubu aleyhim” hükmüne girer .
“Ve Leddalin”
Allah’ dan yüz çevirip, dünyada bırakıp gideceği şeylerle meşgul olmaktan, Allahtan gayrı varlıklar görmek suretiyle delalete sapmış olanlardan korunur.
Elhamdan sonra, Elhamın manasını bilhassa ilk ayetini –Elhamdulillahi rabbülalemin -sözünü açan ve deşifre eden, çoğumuzun pek değer vermediği ve basit gördüğü İhlas suresi gelir.
Fatiha Suresinin ilk ayetinde Allahın Esma yönü ile kendini bilişi, zati boyuta taşıyan, 3 ayetten oluşan İhlas Suresi muhakkakki çok iyi algılanmalı ve değerlendirilmelidir. 



DoLuNayMeLeK

0 yorum:

Yorum Gönder